annen kezbanlık yapıyor.. annen ölücek bigün sen istemediğin adamla başbaşa mı kalıcan. evlen almanla.

bence en doğrusunu yaparsınız evlenerek, insan annesine ne kadar bağlı da olsa minnet borcu da olsa, hayatını tamamen annenin istediği gibi yaşamak seni mutsuz edecek, oysa ki annen kendi kararını verip mutlu olduğunu görünce zamanla alışır, zira hiç bir anne çocuğunun mutsuz olmasını istemez aslında, ilk önceliği budur, bunu kendi fark etmese bile. annenizle açık açık konuşun, kendi sevdiğim adamla evlenemezsem kendi istediğim hayatı yaşayamazsam, ilerde bu keşkeler pişmanlıklarım olursa, bu kararları verip mutlu olmama engel olarak seni görürsem daha mı iyi diye. bence akışına bırakın, kendi isteklerinizi dinleyin. başkalarının söylediklerini yapıp pişman olmak, kendi istediklerini yapıp pişman olmaktan çok daha ağırdır hep. ben seçtim mutlu oldum ya da olmadım ama içimde keşke kalmadı diyin.

evlen, almanya'ya aileni ve anneni getirir gezdirirsin, gönlü olur, seneye yaz da buraya tatile gelirsiniz. iki sene sonra da torun görünce kırgınlığı kalmaz.

Kesinlikle istediğiniz insanla evlenin, istediğiniz hayatı yaşayın. Ama annenizi ikna edin. Muhtemelen bize söylediklerinizi annenize de söylemişsinizdir, tekrar edin. Açık yüreklilikle hislerinizi anlatın. Her daim onun yanında olacağınızı söylein. Skype yaparsınız, ilk dönemler sık sık ziyaret edersiniz. Onu götürüp gezdirirsiniz. Bir şekilde rızasını alın. Sizin iç huzurunuzu bulabilmeniz için bu gerekli.

ben ailenin, özellikle annemin rızasını her şeyin önüne koyarım. kadın endişelerinde ve evhamlarında (yersiz olsa da) haklı. müstakbel alman enişte hakkında şüpheleriniz yoksa, daha doğrusu sadece annenizin şüphesi varsa bu evliliği ertelemenin manası yok. annenizin bilgisi dahilinde (istemese de) evlenin. küsmeye, darılmaya gerek yok. 5 yıldır nasıl davranıyorsanız kadına, aynı şekilde davranınca, bir de sarı sarı torunlarını kucağına alınca bir şeyi kalmaz. annen ölüp gidecek fikri saçma bir bakış açısı. çevremde anne ve babasının rızası olmadığı işler yapıp sonra onlar ölünce pişmanlık yaşayan bir sürü insan var. bu bakış açısıyla değil, onu hayatınızda tutacağınıza dair kendinize söz vererek istediğiniz saadeti yaşarsınız. inşallah.

Evlen tabi ki. Anneannemin bir lafı vardı, "su aşağı aşağı akar" diye. Yani kendinden büyükler yerine kendi çocuklarını / geleceğini düşün anlamında. Annenin mutluluğuyla kendi mutluluğunun arasında seçim yaparken kendini seç, annen senin mutluluğundan mutlu olmayı öğrenir kısa sürede. Ama sen evlenmeyip mutsuz olursan, anneni mutlu edemezsin. Seçimin zor değil.

Ama annene önceden haber ver. Sonradan öğrenmek çok koyar, önceden öğrenirse kızar eder ama yok sayılmış hissetmez. Her iki durumda da fırça yiyeceksin, önceden bilirse gelecekte daha kolay olur senin için.

bence anneler herşeyden önce çocuklarının mutluluğunu isterler. kültürümüz konusunda kesinlikle haklısın. bizim insanlarımız dar beyinli ve arada 16 yaş olması senin için sorun değilse bence başkaları için de olmamalı. çünkü adamla sen evleneceksin, el alem evlenmeyecek anlatabiliyo muyum. buradan gidersen belki başka kız kardeşin de varmış sonuçta, annen o kadar yalnız kalmaz gibi. ama ekstrem bir olay demen vs vs aklımı da karıştırmıyor değil. fakat şu da bir gerçek ki, eğer o kişiyi tüm kalbinle seviyorsan, gerçek aşk dünyada en fazla saygı duyulması gereken duygudur. herkesin bu konuda sana saygı duyması gerekir diye düşünüyorum. gerçekten zor bir durum, iyi düşünmende fayda var. işin, annen, ortamın hakkında kökten değişimler söz konusu, sanki ben buradaki kültürden sıkılmışsın da bir kaçış arıyomuşsun gibi de düşünmüyor değilim. hani kötü alışkanlıklarım olacak, işim iyi ama sıkıcı, zaten ortamdaki insanlar da bana hitap etmiyolar, kadın üstünde de baskılar var sürekli vs tarzında şeyler söylediğin için böyle algıladım. eğer buradan kaçış arıyosan bir kez daha düşün derim, eğer gerçekten tüm kalbinle adamı seviyosan da kimsenin düşüncesini umursama derim. karar senin.

ne istiyorsan onu yap. sonuçta bu senin hayatın. 'millet ne der?' baskısı ile bir ömür geçmez bana göre.

annen de bir zaman sonra alışır eminim.

evlenin bence de ama şöyle bir durum var : turkiyede iyi bi meslegim var demişsiniz. Sanırım Almanya'ya yerleşeceksiniz , orada da mesleğinize devam edebilecek misiniz? Ev hanımı olmayı düşünüyorsanız yapmayın aman diyeyim alışamazsınız, bir süre sonra ilişkinize zarar vermeye başlar bu durum.

4. Levent'ten 05:15 ve 05:30'da iki sefer var Sabiha Gökçen'e, onunla gidebilirsin. Yalnız sabah o saatte Sarıyer - 4. Levent arası dolmuş olmayabilir, taksi kullanman gerekebilir.

Daha ileri saatte Taksim'den Havataş'la gideyim dersen trafik yüzünden yetişemeyebilirsin.

havalimanında en geç kaçta olabilirim ?

08.10 da havalimanında olsam bir sorun yaşar mıyım uçağa binmek için ?

hangi şirket?

bazı şirketler 30dk kala mı 20dk kala mı uçağa alımı kapatıyor

iç hatlarsa, bagaj teslim etmeyeceksen ve de online check-in yaptıysan yetişebilirsin 8:10'da orada olunca.

sun express.. bagajımda olacak. kaçta olur en geç acaba ?

toplu taşıma ile ben bu uçağı kaçırım ya.. bana öyle geliyor. taksimden havaş a binmeyi planlıyorum. oda 1.5 saat sürüyor. sabah 6.30 da taksimden havaş a binmem lazım. ama metroda 06:02 de başlıyormuş sefere hacıosmandan binsem 25 dakika metro sürse 10 dakika havaş a yürüme mesefaesi olsa yine kaçırıyorum 06,30 havaş servisini sonraki sefer 07,00 de :) halledicez bi şekilde bakalım

1 saat öncesinde orda olman lazım. sabah 7 buçukta orda ol derim. trafik olmaz, sarıyer'den 40 ve taksim'den havataş ile 1 buçuk saat sürmez sabiha gökçen.

ne için kullanacağına bağlı olarak vereceğin fiyat da değişir. önce kullanım amacını belirle sonra model bak bence.

günlük bi çift adidasım var. koşu ve tenis için birer tani asics'im var.
günlük kullandığım naykiler çok çabuk dağılıyor genelde onun için tercih etmiyorum.

normal günlük kullanım. hep puma almışımdır ben. 1-2 kere adidas-nike aldım çok tırt çıkmıştı.

adidas en iyisi. verilebilir.

nedense nike'ı hiç sevemedim. adidasçıydım bir t-mac'i 5 sene giymişliğim vardı. 3-4 senedir reebok dmx max hastasıyım ama 1 sene sonunda tabanları çökebiliyor. bir öncekini 150 civarına falan almıştım boyner indirimleriyle geçen sene aldığım 220 civarıydı o biraz oturdu evet.

puma giyiyorum bu aralar ama yağmurda kayıyor ve taban altı desteği yok :/
120 lira civarı bu markaların hepsi, indirimde ve orjinal bulursan al.
bi de dikkat et, taban desteği olsun altında.

birkaç istisna hariç hemen hemen hepsi çabuk dağılıyor.

istisna olarak karşılaştığım puma whirlwind'dir. ek olarak tavsiye edebileceğim diesel'dir.

adidas +1

%50 indirimle 2 adidas almıştım, ne zaman aldığımı hatırlamıyorum bile. hala açılma yırtılma yok ikisinde de.

sadece spor ayakkabı kullanan biri olarak hepsinden var bende.
Adidasın hepsi iyi puma kötü falan gibi bi yorum yapmak çok saçma. Her markanın güzel olan serileri ve dandik olan serileri var. Ben nike/puma/adidas/asics/nb hepsini kullanıyorum şuan, nb hariç hepsinden oldukça memnunum. 150ye bulduysan yine iyi ayrıca :)

evde dolapta bekleyen adidas, nike, kinetix, onitsuka tiger, dockers vs. ayakkabılarım var ama 1 yıldır lescon giyiyorum. indirimdeyken ucuzundan bi tane alıp deneyeyim dedim (sezon fiyatı da 80 tl yi geçmiyor zaten), o gün bugündür ayağımda, rahatlık konusunda diğer markalarla boy ölçüşür, ufak bi açılma yapsa gidip yenisini alacam ama o da yok ,taş gibi meret.

lescon efsaneymiş de haberim yokmuş. marka fetişi değilseniz bi deneyin.

şuna geçen sene 300 tl vermiştim. modeli sevmiştim. rahatlık açısındanda çok ilerde değil.

www.sporjinal.com

600 numaralı otobüse binip Migros Kavşağı'nda inip Kemer minibüslerine biniyorsunuz. Eğer yürümek zor olacaksa yine 600 ile son durakta otogarda inip otogardan Kemer arabalarına biniyorsunuz.

oha tam bu soruyu sorucaktım la :)

@eli eli lema sevaktani havaş filan yokmu antalya'da otobüs ile ne kadar sürüyor kemer merkez ?

yanlis hatirlamiyorsam, havalimanindan otogara, otogardan da ilcelere servisler vardir. servis dedigim minibus ile sehirler arasi otobus arasi birseyler iste. belki direkt havalimanindan bile olabilir. internet sayfasina baktiniz mi? bir de sitesinde yoksa telefonla da ogrenebiliyorsunuz toplu tasim olasiliklarini...

havaş var ama ucuz kısmını göz önüne alıp 600 dedim. direk havaalanından ilçelere servis yok. alanya için pegasusun servisi var o kadar. otogardan Kemer de 45 dakika diyelim.

baska belirtileri var mi? yaptiklarini unutuyor, veya surekli kayboluyor mu? yoksa sadece anlattigi seyleri mi bastan anlatiyor?

unutkanlığa artı olarak genelde bu çok konuşan insanlarda oluyor. kime anlattığını unutup tekrarlıyor herkese

Sürekli anlattığı şeyleri baştan anlatıyor ve durumun bir gram farkında değil.

Bu psikolojik rahatsızlık değil gibi, yaş da yaşlı değil gibi. Genelde 55+'nın rutini gibi bir şey aynı şeyi baştan anlatmak ve her seferinde hiç anlatmamış gibi zevk almak, daha önce anlattığını unutmak ve eğer hatırlatırsan "Hıı, anlatmış mıydım" diye sormak. Gerçi son 10 yıldır böyle imiş, beyni erken yaşlanmış olabilir. 65+'da da kişiye gelene kadar ailenin tüm aynı yaştaki bireylerinin adını sayıp en son doğru kişinin adını tutturma olayları olacak.

Hayır, ben bunu dün niye yaptım kısmı cevapsız.

alzheimer gibi sanki. hekime götürdünüz mü?

Uyku sorunu için doktora gidelim hap var çözüm var dedim hapcı mı yapican beni dedi
Sıkıntımız var

psikolojik rahatsızlık değil ki bu. annemde aynısı 2-3 yıldır var. unutkanlık. bide aychovsky dediği gibi anlattığının aynısını zevk aldığı için anlatıyorlar.

Son 10 yildir hayati rutin gecmis. Konusacak bir sey bulamiyor sadece. Bu kadar. Abartmayin hasta degil. Ne anlatsin dusun bakalim? Her gun ayni seyi yapiyorsan ne anlatirsin?

playlist yapıyorsun, offline a açıyorsun, offline dinleyebiliyorsun, premium isen

beleşe şarkı indirebileceğim bir uygulama var midur ?

play.google.com

indiriliyor
eksisozluk.com

müjde ar. bence hala çekici.

gülşen bubikoğlu. konu kilit.

ki sarışınlara hastayımdır.

meme biçimi itibariyle müjde ar:)

Neriman Köksal gerçeğini bırakıp şıklara dönecek olursak, Bu korkunçlu listede tabii ki Müjde Ar

Yalnız Oya Aydoğan'ı ben de garipsedim, bunu yumuşatarak nasıl ifade edebilirim bilmiyorum ama o kadar bön bön bakan başka bir kadın, onu da geçtim başka canlı daha yoktur. Su kaplumbağası var bende, yemin ederim daha anlamlı bakıyor.

Bir kadın olarak benim favori kadınım Neriman Köksal, evet.

Müjde Ar der ve çekilirim.

Ahu Tuğba

Listede Müjde Ar. Genel toplamda Filiz Akın ile Itır Esen arasında kalıyorum.

satın almadıysan premium yoksa hiçbir zaman?

never!
operation locker devam.

haydaaa. benim aldığım cd nin üstünde premium yazıyodu. sonradan gelen şu altai range, dragon pass, guilan peaks ve diğer haritayı online'da oynayabilmiştim. bu sonradan gelen 10-12 harita olmaz mı diyosunuz ?

origin'de battlefield 4'e sağ tık yap view game details de hangi expansionlar var görünüyor şuan? premium üstünde yeşil artı işareti var mı? varsa premium değilsindir. sadece chinia rising dlc varsa limited edition'dır yine premium satın alman gerekir.

@klakie şu an iş yerindeyim.

evet onlineda görüyorum o yeşil işareti ve uçak gibi bi işaret var.

sadece chinia rising i var sanırım bende.

sendeki premium değil, eğer oyunu ön saiparişle aldıysan china rising ek paketini ödül gibi veriyorlar. premium alabilir ya da oynamak istediğin haritaların olduğu ek paketleri satın alabilirsin. başka türlü cıks.

avea

aveanın kampanyası var şuan
23 TL ye 2 gb, 5000 sms her yöne ve 500 dk her yöne konuşma veriyor, eğer mobil öğrenci olursan da mobil öğrencilerle 1000 dk konuşma süresi tanımlanıyor her ay

@beni niye ucurdunuz ki

burada nerde 23 tl lik paket göremedim ? www.avea.com.tr

pttcell

15tl

sinirsiz internet
3200dk kendi aranda
200dk her yone
200sms her yone

www.woops.com.tr

kendimde kullanıyorum oradan biliyorum.

telefonda veri kullanımını kapatın, sadece wifi açık kalsın.

hücresel veri kapalı olsun. arada bir nedense yokluyor çünkü.

la 4 tl çekmişler. allah kahretsin. -0,65 e düşmüşüm

türkseli ara internetimi kapattırmak istiyorum de.

kontör yok hacı turkcell i nası arıyıcam :) yediler bitirdiler kontorümü

www.teknofiyat.com kampanya yok gibi. ben kullanmadım ama motorola moto g de öneriliyor baya.

motorola nın türkiyede servisi yokmuş o yüzden kötülüyolar ama

bimeksin outlet ürünlerine bak

ya bu darty diğerlerine göredaha ucuz değil miydi bakıyorum 20 tl daha pahalı bu telefon darty'de.

kredi kartı puan kampanyalarına bir bakın. neticede paradır o da.

burayı takip edin bir kaç gün. özellikle haftasonunu bekleyin. indirim bindirim mutlaka görürsünüz.

forum.donanimhaber.com

bitmediyse gold.com da bkmexpress e 100 lira indirim vardı.garanti link üzerinden bonusda kazanılıyordu.dh sıcak fırsatlara bi bak.

www.teknosa.com

rakip takımın faul hakkını doldurduğu anlamına geliyor. sonraki faul'de serbest atış kullanıyor bonus'lu takım.

bir an önce başlasa ya!

A Grubu: Brezilya çok zorlanmaz diye düşünüyorum. İkinci takımı da Meksika-Hırvatistan maçı belirleyecektir muhtemelen ki benim favorim Meksika.

B Grubu: Şili fena takım değil. Hollanda veya İspanya'dan birine çelme takabilirlerse ki takacaklarına inanıyorum, çıkarlar bence. İspanyolların ilk turdan elenmesini istiyorum ama sanırım İspanya-Şili çıkar. Sürpriz bekliyorum burda.

C Grubu: Kolombiya ve Japonya çıkar. Fildişi ve Yunanistan hep sıkıcı, çok sıkıcı. Japonlar da öyle aslında leş gibi top oynuyorlar ama beğeniyorum genel olarak, bu ikilinin önünde tamamlarlar.

D Grubu: İtalya canavar gibi geliyor. Bir aksilik yaşamazlarsa grup lideri olarak çıkarlar. İkincilik için de İngiltere'nin milli takım cenabetliği nedeniyle Uruguay diyorum.

E Grubu: Fransa ve İsviçre çıkar, hatta İsviçre lider çıkabilir Fransa'dan puan alırsa. Ekvador da Honduras da oldukça zayıf. Ekvador belki İsviçre'den puan alabilir ama yetmez yine de.

F Grubu: Boşnaklardan bir cacık olmaz bence, çok abarttılar. Arjantin'in ardından atletik siyahi kardeşlerimizin yükselmesini bekliyorum. Nijerya akar.

G Grubu: Bence çok eğlenceli bir grup olacak. Almanya çıkar, ikincilik kapışması ABD ile Portekiz arasında geçer. Yavşak Portekizliler yine bok gibi top oynayarak çıkar. Ama dileğim Klinsmann'lı muricanların ya da Gana'nın çıkması yönünde.

H Grubu: Belçika'nın çok genç ve yetenekli bir kadrosu olduğu doğru ama ben kolay bir eşleşme olmadığı sürece ikinci turdan ötesini görebileceklerini zannetmiyorum. Cezayir'den cacık olmaz, Güney Kore'nin de nefesi yetmez. Grup liderini de Belçika-Rusya maçı belirler, o maçı da Belçikler alır.

***

Grupta sadece 3 maç oynandığı, her maç çok önemli olduğu için "şunlar çıkar"dan ziyade şu şunu yer, şu şuna takılabilir kafasında yorumladım.

A Grubu: Brezilya, Hırvatistan
B Grubu: İspanya, Hollanda
C Grubu: Fildişi Sahili, Japonya
D Grubu: Uruguay, İngiltere
E Grubu: İsviçre, Fransa
F Grubu: Arjantin, Nijerya
G Grubu: Almanya, Portekiz
H Grubu: Belçika, Rusya

a- brezilya-hırvatistan
b- ispanya-hollanda
c- kolombiya-yunanistan
d- ingiltere-italya
e- fransa-ekvador
f- arjantin-bosna hersek
g- almanya-portekiz
h- belçika-rusya

a. brezilya, meksika
b. ispanya, hollanda
c. fildişi, kolombiya
d. ingiltere, uruguay
e. fransa, isviçre
f. arjantin, nijerya
g. almanya, portekiz
h. belçika, rusya


şampiyon; almanya veya arjantin. brezilya şampiyon olamaz. maçları evinde oynaması bir şeyi değiştirmez.

maçları evinde oynaması nasıl bir şey değiştirmez. basit bir ev sahipliği değil bu. dünya kupaları tarihinin en başarılı takımı kendi evinde kolay kolay bırakmaz kupayı bence. bu tip turnuvalarda ev sahibi olmak büyük avantajdır ve brezilya'dan bahsediyoruz burada.

kim cikar bilemedim ama

Uruguay-belcika yari final gorur..

gana nijerya ceyrek finalleri var gibi gibi

A Grubu: Brezilya, Hırvatistan
B Grubu: İspanya, Hollanda
C Grubu: Kolombiya, Fildişi Sahili
D Grubu: Uruguay, İtalya
E Grubu: Fransa, İsviçre
F Grubu: Arjantin, Bosna-Hersek
G Grubu: Almanya, Portekiz
H Grubu: Belçika, Rusya

şampiyonluk için 3 favorim var

brezilya yüzde 45
ispanya yüzde 45
arjantin yüzde 10

A Grubu: Brezilya, Kamerun
B Grubu: İspanya, Hollanda
C Grubu: Yunanistan, Japonya
D Grubu: Uruguay, İtalya
E Grubu: İsviçre, Fransa
F Grubu: Arjantin, Bosna-Hersek
G Grubu: Almanya, Portekiz
H Grubu: Belçika, Rusya

Bunu silme de turnuva sonunda performansımıza bakarız.

şöyle bir kendimce tahmin yapayım dedim ve çeyrek finaller şu şekilde oluştu ;

brezilya - italya
fransa - almanya
ispanya - uruguay
arjantin - portekiz

çeyrek finalden sonrası için bir tahmin yapmak zor , hepsi birbirini yenebilecek takımlar.

kolombiya'nın şansı falcao'nun iyileşip form tutmasına bağlı ama tam performans ile oynayabileceğini sanmıyorum iyileşse bile.

bildiğim birşey varsa yunanistan o gruptan 1 puan alıp averajla da olsa çıkar.

italya'da balotelli faktörü belirleyici olur , euro-2012'deki almanya maçını unutmadım. ingiltere'den bir cacık olmaz bence.

isviçre ve belçika sürpriz yapmaya aday takımlar.

brezilya , hollanda ve ispanya'dan bir tanesi bir şekilde en geç ikinci turda elenecek. kötü oldu aslında bu durum.

c grubunun maçları çok zevkli olacak.

gönüllerin şampiyonu gana'yı destekliyorum.

gruplardan çıkanlar editi :

a grubu : brezilya - hırvatistan
b grubu : ispanya - hollanda
c grubu : kolombiya - yunanistan
d grubu : uruguay - italya
e grubu : isviçre - fransa
f grubu : arjantin - bosna
g grubu : almanya - portekiz
h grubu : belçika - rusya

onu bunu geç de dumbarton'un nasıl bir gol atma/yeme istatistiği var? ikisinde de lig 1. olacaklarmış neredeyse.

daha geçen hafta dumbarton'un yendiği hamilton kazansa 1. hamilton idi. hiç sağı solu belli olmayan bir takım gibi duruyor dumbarton.

üst oranıda çok iyi. ulan hangisine oynasam acaba. bide 1.ci takıma beraberlik'te yetiyo sanırım.

dumbarton'un maçların 3.6 gol ortalaması olduğunu söyleyeyim. bence net üst.

dundee'ye duruma göre beraberlik de yetebilir. hiçbir şekilde banko değil. kazanmak zorunda olan takımları banko kabul etmek bence çok yanlış. millete en çok para kaybettiren durumdur bu. iskoçya 2. ligi bahis konusunda yaptığımız çoğu yorumun sıkıntılı olabileceği, amatörden hallice bir lig.

örneğin, güçlü takım taraftarı önünde zayıfla oynuyorsa, daha da avantajlı görülebilir. ama dundee için taraftar itici güç olmayabilir. hatta tam tersi, oyuncular daha gergin olabilir.

iskoç 2. ligi futbolcularının "kazanırsak çıkıyoruz" motivasyonuna çok güvenme derim ben. mental anlamda o kadar kuvvetli adamlar olduklarını zannetmiyorum. tamam amatör lig topçusu değiller ama pek numaraları da yok yani, çok düşük seviyede bir lig. 6-0 kazanırlarsa da, 4-0 yenilirlerse de hiç şaşırmam.

0/1 diyorum ben. adımı yazın kenara dafsfafasf

Devlet hastanelerinden direkt romatolojiye randevu alınamıyor diye biliyorum

@lilidance nası alınıyor peki ?

Once bi yere gidiyorsun o doktor seni buraya gonderiyor.

O bi yer nere iste ben bilmiyor.

hastaneye başvuracaksınız. özel randevu merkezleri var yan dallar için.

Dahiliye ya da fizik tedaviye randevu alıyorsun , ordaki dr gerekli görürse seni direkt yönlendiriyor diye biliyorum yani sonrasında zaten hali haZırda hastanedeyken ordan romatoloji için randevu alıyorsun. Bu arada ilk randevuyu 182 den ya da internetten alıyorsun ( dahiliye için olanı)

Bu yazdıklarım 3-5 ay önce böyleydi sistem değişmemiştir sanıyorum , emin olmak adına hastaneye gitmeden önce ararsan daha net bilgi alabilirsin aslında. Bu arada okmeydanında romatoloji vardı

Cerrahpaşa ve çapa yeni hasta kabul etmiyordu en son.
Göztepe'de var romatoloji. Dahiliye ya da ftr yönlendirmeden bakmaz.

tek çözüm istanbulda ki araba sayısını azaltmak yada 3 tane daha e5 yolu yapmak anca o zaman biraz azalır trafik

bu soruyu sormayı ben de düşünüyordum. Fakat işin içinden çıkamadım. Şu trafiği yüzünden İstanbul'a uğramak bile istemiyorum.

çözüm 2 bence uygulanabilir değil. gereğini de anlamadım açıkçası. bizdeki trafiğin nedeni sadece belediye değil. bu şehirde yaşayan insanlar. ben bakıyorum arabalarda hep tek kişi var. en fazla 2 kişi. 3 kişi olanı pek görmüyorum. halbusi bu insanlar toplu ulaşımı tercih etseler mesele azalacak.

2) bizim memlekette bisiklet kültürü yok. hoş olsa bile burada belediye suçlu adam gibi bisiklete uygun güvenilir yollar yapmış değil.

3) vatandaş suçlu olduğu kadar belediye de adam gibi otobüs sistemi kurabilmiş değil. duraklarda dakikayı gösteren sistemler arızalı. bigün 12 dk kaldı yazdığı otobüsü 12 dk boyunca bekledim 1 dk kala bekliyorum ha geldi ha gelecek tekrar başa aldı baktım 17 dk kaldı yazıyor. başka bi gün sınava gidicem saatini dakkasını hesaplamışım otobüs gelmedi. otobüsleri mümkün olduğunca kullanmıyorum 'OTOBÜSLERE GÜVENMİYORUM'. raylı sistem ağı genişletilerek sorun halledilebilir. insanların gözüne sokarak yapılmadığı sürece metro marmaray gibi projeler doğru hamleler.

benim önerim heryere ray döşenmeli. akp nin otobüs sistemine güvenmiyorum. metroyu da zaten kim yapsa güvenirsin. ama metroda aşağı inme şeysi çok uzun. halbuki 1 merdivenle inilebilir şekilde yapılabilirdi. daha sonra metro yolda derine iner ve et kalınlığı sorunu da kalmaz.

durakların teknolojisinin artırılması gerekir. ama daha çok raylı sistem yapılması taraftarıyım. eğer ambalajını siz yeterince iyi yaparsanız insanlar da toplu ulaşımı kullanacaktır. öyle hatlar öyle duraklar var ki karım olsa basar parayı gider altına araba alırım. benzin 10 lira olsun yine deposunu doldururum.

Açılın ben trafik mühendisiyim. Anlattığınız şeyler buzdağının görünen kısmı. İnanın bana istanbulda trafik sorunlarını maddeler halinde sıralasak 50. sırada falan şu dedikleriniz olur. Uzun uzun saatlerce anlatabilirim fakat sizi sıkmak istemem.

Genel olarak özetlemek gerekirse, cazibe demek trafik demek. Şehrin içine katlı otoparklar yaparsanız herkes şehrin içinde arabasını kullanmaya devam eder. Şehrin içinde otopark bulabileceğini bilen insan kendi arabasını bırakmaz. Şehir merkezlerine büyük otoparklar yapmak yanlıştır. Bunun yerine şehrin ana bölgelerinin dışına park and ride denilen sistemler gelmeli. Otoparklar banliyölere yapılabilir. Bu noktadan sonra toplu taşıma kullanılmalı.

Diğer önerinizin ise nasıl bir fayda sağlayacağını tam olarak anlamadım. Metrobüsün sorunnu beklemek ya da beklememek değil. yaklaşık 600.000 kapasiteli bir sistemi günde 800.000 kişi kullanıyor. Siz istediğiniz kadar beklemeleri azaltın kullanıcı sayısı metrobüs için çok fazla. Metrobüs üstelik araba sahiplerine çok bir şey vaat etmiyor. İnsanlar 30-40dk trafikte takılmayı göze alıp kendi arabalarını kullanmayı tercih ediyor çünkü metrobüs çekilmez derecede kalabalıklaştı. Sabah ve akşam saatlerinde araduraklardan binmek çok büyük işkence. Akbil sistemi şu anda toplu taşıma için oldukça faydalı.


Trafik sorununu şu belediyecilik anlayışı ile bitirmek imkansız. Gerçi Kadir Topbaş'a göre istanbulda trafik tıkanmıyor. Öyle bir sorunu yok İstanbul'un. Fakat eğer çözülmek istenirse öncelikle insanların şehrin içine kendi araçlarıyla girmesi zorlaştırılmalı hatta ücrete bindirilmeli. Stockholm'de falan örnekleri var. Google'da congestion pricing diye aratırsanız örneklerini görebilirsiniz. Şehrin merkezi yerlerine kendi arabanızla girmek isterseniz hgs tarzı bir aletle para ödüyorsunuz. Böylelikle en azından şehir merkezleri daha hareketli oluyor. Az araba, çok toplu taşıma, çok hareketlilik.

Şehrin merkezine insanları çekmeye çalışmamak lazım ama takdir edersiniz ki İstanbul çok kötü bir yapılaşmaya sahip. Hala da bütün cazibe merkezleri en kalabalık yolların üzerine yapılıyor. TEM kenarına stad, şehrin göbeğine alışveriş merkezleri vs. İnsanlar bu yerlere gelmek istiyorlar. Toplu taşıma sistemimiz çok gelişmiş değil. Dolayısıyla arabalarıyla geliyorlar.

İstanbul'da insanların arabalarını bırakmalarına sebep verecek bir toplu taşıma alternatifi yok. E-5'te özellikle kadın sürücüler sabah işe metrobüsle taciz, tecavüzle gitmek yerine gerekirse 45dk erken çıkıp arabayla gitmek istiyor. Peki bir alternatifimiz var mı? Yok. Ya araba ya metrobüs. Metrobüsün yapılmasıyla bir çok otobüs hattı sistemden çıkarıldı o hatta.

İstanbul'un trafik sorunu yol yaparak, otopark yaparak ya da genel anlamda kişisel araçlara hizmet sağlayarak çözülemez. Sorun ancak toplu taşıma sisteminin geliştirilip insanları arabalarını bırakmaya zorlayarak olur. Yeni köprü yapmak yeni bir çekim oluşturmaktır. Yeni otopark da aynı şekilde.

benim çözümüm bi gün tek plakalar trafiğe çıkacak bi gün çift. hergün çıkmak isteyen ekstra gün başına 200 tl verecek.

otobüs yolu ayrı olacak.
deniz yolu kullanılacak.

halk eskisi gibi fakir değil. araba kolay alınabilen bir şey.artık üniversite öğrencilerinin bile yüzde doksanı büyükşehirlerde arabaya sahip. her gün ortalama 600 araç trafiğe cıkıyor. araba cazibesini yitirmedikçe bu olaylar çözülmez.

metro metro metro.

Üniversite öğrencilerinin hangi yüzde doksanı arabaya sahipmiş merak ettim bu arada?

Bir de halk fakir. Araba kolay alınabilir bir şey değil, yakıtı da pahalı. Sadece Araba eskisinden daha büyük ihtiyaç ve insanlar artık araba almaya daha mecburlar. Kolay alabildiklerinden değil ama mecbur olduklarından araba almak istiyorlar.

8000 tl'ye ancak 20 yaş civarı araba alırsınız. 1994-1995 doğan slx'ler falan o fiyata satılıyor. En iyi ihtimalle 2000 model Unolar falan. Hatta eski komşumuz 1991 broadway'i 8000e satmıştı. E 94-95 doğanların fiyatına bakıp e araba almak çok kolay demek ne kadar doğru olur ondan emin değilim.

istanbul kaldirabileceginden cok daha fazla nufusa sahip. o yuzden sen ne kadar metro yaparsan yap, bogazi betonla doldur, sekiz tane kopru yap. bunlarin hicbiri trafigi rahatlatmZ. tek sorun nufus. o yuzden her yere metro degil, her yere meteor.

divit +1

Her saba yolda aşırı sayıda şirket arabası görüyorum. Her yerden plakalarında "rent-a-car" tarzı yazılar yazan arabalar çıkıyor. İlk olarak bu arabaların vergilerinin köklenmesi ile bir miktar rahatlama yaşanabileceğini düşünüyorum.

Bir yandan kültürel değişimden öte kültürel bir devrim de lazım. Plazada çalışan üst-orta düzey bir yöneticinin araba ile işe gitmemesi ile "Fakir galiba, cimri galiba" cümleleri ile başlayıp dalga geçmeye vatan arkalarından konuşmaların azaltılması gerekiyor.

Bazı ilçelerde ilçeler arası belediye bisikletleri hizmetleri konabilir. Avrupa'da bir ton şehirde olan süper bir uygulama ve CEO'lar bile bu uygulamayı tercih edebiliyor. Bunu ile yaymak çok zor. Ben Beylikdüzü-Beşiktaş arasını bisikletle gidersem, zaten sonraki adımım işi bırakıp olimpiyatlara katılmak olur. Ama Beylikdüzü içinde böyle bir uygulama olabilir. Bunun da şöyle bir sıkıntısı var. Ne kadar yüzyıllardır yerleşik hayat sahibi de olsak hala göçebe kültürü baskın. Gittiğimiz yerleri talan edip, dağıttığımızı toplamıyoruz; bir daha oraya dönmeyecekmiş gibi dağıta çize bırakıyoruz. Yolda yürürken hiç düşünmeden, zevk için ağaç-çiçeği kıranlar, sıkıntıdan direkleri, bankları anahtarları ile çizenler çok yaygın. Truva Atı'nın içi bile saçmasapan yazılar, çizilerle dolu. O bisikletler de üç güne hurdaya dönebilir. Bu da aslında kültürel dönüşümün parçası olmalı.

İstanbul'un da cazibe merkezi halinden çıkarılması gerek. Memleketinde iş*aş bulsa İstanbul'a gelmeyecek birçok kişi var. Ya da memleketine dönmeye can atan birçok kişi var. Örneğin, Merkez Bankası'nın İstanbul'a gelmesi gibi ortalığı daha da kalabalıklaştıracak önerilerden ziyade; küçük yerlerde girişim ve tarım teşvikleri olabilir. Gerçi bu tarz şeyler var ama tarım öldürülürken, millet taşı toprağı altın diye İstanbul'a geliyor.

Bunun dışında çok katlı yeraltı ağları. 7-8 katlı. Her yere bunlardan atlaya zıplaya çabuk şekilde gidilebilen ağlar ve metrolar olmalı.

Halkın da çoğu fakir, kalabalık olduğundan çoğu görünmüyor. Fakir kısım eğlenmediğinden, sosyalleşmediğinden, ev-iş düzeninde olduğundan gözümüze görünmez olabilir. Aynı halkın %10'unun engelli olması ve bizim neredeyse hiçbirini (çok azını) görmememiz gibi. Yine de şehir kalabalık olduğundan, o küçük oran bile kalabalık oluyor.

www.biketoworkblog.com

sorun1 dogru gibi ama tek basina degil. otopark illaki olmali. ama bu tek basina yetmez.

sorun2 yanlis. cozum de istanbulda uygulanabilir degil. avrupa'da sistem boyle ama orada toplu tasima araclari bizdeki gibi kalabalik degil. 500t'de metrobuste adam nasil arkaya dogru ilerleyecek de biletleri kontrol edecek.

kopru trafigi icin benim nacizane onerim mesai giris-cikis saatlerinde kopru ucretinin 20tl olmasi yonunde. arabanin icinde 3 ve daha fazla kisi varsa %50 indirim ile 10tl. ikinci koprude ayrica bu araclar icin ozel serit. millet kicinin keyfi icin tek basina arabaya biniyorsa parasini da versin. boylece sabah ve aksam koprulerde ve dolayisiyla baglanti yollarinda olusan trafik azaltilir. biraz da zenginlerin parasi toplanmis olur. tabi bunun icin toplu tasimanin daha gelismis olmasi lazim.

metro ağı her yerden eş zamanlı geliştirilmeli. 10 senede 1 hat yapmakla olmuyor bu işler. çünkü iş çığrından çıktı. istanbul için başka çözüm düşünemiyorum, şehir planlaması diye bir şey yok çünkü, her yerde çarpık yapılaşma söz konusu. nüfus dağılımı düzensiz, altyapı yetersiz. londra metrosundan da iyisi yapılmak zorunda.

Araba varsa Çıralı kesinlikle.

@poseidon1 araba yok maalesef.

pansiyon yerine günlük daire kirala en temizi. izmir'de kuşadası'nda bu şekilde konakladım hep. 80 liraya çok temiz daire bulursun kişi başı 40 liraya gelir.

muğla akyaka
erdem otel, geceliği sabah kahvaltısı dahil 55 liraya kaldım ben. şiddetle tavsiye ederim.

www.erdemotel.com.tr

denize çok yakın hatta akyakada koyda 1 otel var ama onun odalarından bile yakın.
koy lokanta dolu, üstelik gayet uygun fiyatlılar.

şezlong kirası 5 lira.

(eylül'ün 1. haftasına ait fiyatlar.)

edit: akdeniz sormuşsunuz gerçi.

tatile turkiye'nin guneyine gitme.

araba olmasa cirali olabilir bence
cirali da alibaba pansiyon var
hem ucuz hem de yemekleri lezzetli
yalniz gideceginiz tarihe gore dolu olabilir.
antalya'dan cirali minibuslerine binerek, ulasabilirsiniz.

ya lig tv nin 3 yıllık anlaşması yokmuydu ? ispanya ligimi demek istedi acaba

premier ligin yayın hakları 2013-2016 arası saran medyada. onlar da kanallara kiralıyorlar yayınları. eğer lig tv ile 1 yıllık anlaşma yaptılarsa acun devreye girmiştir.

şifresiz vereceklerini sanmıyorum ama verse bile maç sırasında bol bol ekranı kaplayan reklam izleriz.

Muz, haşlanmış patates. Boş bırakılmamalı mide.

lansordan sonra hala yanma varsa gastrit falan olabilir. doktora görün derim.
asit üretmeyecek şeyler yemen lazım. koladan, sigaradan, alkolden uzak dur. yağlı ağır yemeklerden uzak dur. çorba falan iç, haşlama et gibi şeyler ye ama çok doldurma mideyi.

ağzımdan sürekli su geliyo lan. yutkunmasam şarıl şarıl ağzımdan su boşalacak. boğazımda sanki ekstra bi boru var. 30 saattirde uyumuyom. yatamıyorum su geliyo boğazıma.

acile git o zaman, ona göre ilaç falan verirler.

geçmiş olsun. sabah - akşam 1 bardak kefir içerek bu rahatsızlıktan tamamen kurtulabilirsin. ben ilaç kullanarak hiç bir sonuca ulaşamamıştım. kesin çözüm kefir.

kefir şu ayrana benzeyen şey değil mi ? süt ürünlerini tüketmemelisiniz diye bi yazı okumuştum ben.

ya bu reflü değilde gastrit galiba internete göre.. doktora gitmeden kurtulamazmıyım bu illetten ?

evet ayrana benziyor. içerken bile o yanmayı bastırdığını hissedebiliyorsun :) 1 lt şişelerde hazır alabilirsin. sana da iyi geleceğine adım gibi eminim.

bütün sindirim sistemine iyi gelen çok şifalı bir içecek. zaten olay sadece mide de oluşan bir rahatsızlık değil. bütün sindirim, boşaltım sistemini etkiliyor. kefir bunların hepsi için birebir faydalı.

Gaviscon al eczaneden istersen, onun haricinde muz, kavun vb. şeyler iyi gelir. Kahve, kola, baharat, kızartma gibi şeylerden uzak dur. Katı şeyler ye biraz.

00.00 de var sornasını bilmiyorum

sınırların yeniden şekillenmesi açısından alt tarafta kaynayan bi suriye var ne olacağı belli değil sence? :)

major ülkelerin de sınırlarımızı genişletelim gibi bir dertleri yok, asıl dertleri pazar sahibi olmak, neden durup dururken bir ülkeyi topraklarına katıp o nüfusu da beslemeye çalışsın ki ?

belli mi? cidden anlamıyorum, biz mi alacağız? dünkü tapeden sonra aklıma düştü zaten bu sorular. nüfusu besler mi, modern köle mi yapar, köleliğin kökü kazındı mı? :)

toprak eskiden değerliydi. artık değerli değil ki? türkiye toprağından bir tane daha olsa ve bizim olsa bize ne faydası olacak? tarım mı yapıyoruz sanki? ya da tükenen bir madenimiz mi var? anadolu'da arazi sıkıntısı mı çekiyoruz? tek değerli toprak şu yüzyıla göre altında petrol olan toprak. onun da zaten anasını ağlatıyolar.

@sir gawain; geniş geniş otururduk ya :p hayır cidden şu trafiği, milletteki araç bolluğunu falan gördükçe kafayı yiyeceğim, el skiyle gerdeğe girmekten farkı yok gözümde. doğalgaz, elektrik vs desen onlar da aynı. millet nükleerden nasıl kaçarım diyor, biz hala santral peşinde. ülkemizde temiz enerjiden yana hiç umudum yok, kafalar o yönde değil çünkü. kaynak yok, nereye kadar diye sormaktan kendimi alamıyorum.

arkadaşlar lütfen ulaşımda bisikleti tercih edin, ciddiyim :)

@sour; romantik anarşist :)

tabiki sinirlar bu sekilde kalmaz. en basitinden israil-filistin, kibris, irak'ta kurdistan. herkes bir yerlerde toprak talep ediyor. Ha somurge ulkeler zaten artik toprak elde etme derdinde degiller. topraga sahip olmadan, topragin altindakilerden faydalanmanin yolunu bulmuslar. boyle olmasaydi dunyanin en guclu ulkeleri arabistanda(petrol) ve afrikada(elmas, altin vs) olurdu. buyuk ulkeler de eger gercekten islerine gelirse topraklarini genisletebilirler. bunu savasla yapmak zorunda degiller ama(bkz: rusya)

enerji konusuna gelirsek, su anda bir ulke kendi enerjisini uretemiyorsa bagimsiz degildir. ortadogudaki savaslarin hepsi de enerji kaynaklarina sahip olmak icin. temiz enerji romantizmini birakin lutfen. su anda hicbir gelismis ulke nukleer enerjiden vazgecemez. bir nukleer santralin saglayacagi enerji icin onlarca temiz enerji santrali olusturmalari gerekir. kazanilan enerji/cevre kirliligi, yada kazanilan enerji/ maliyet konularinda nukleer enerjinin yakinina yaklasabilen baska bir enerji kaynagi yok maalesef. insanlik olarak su anki teknolojik seviyede yasamak istiyorsak nukleer enerjiye mahkumuz.

dünyanın şu anki durumunda toprak büyümesi olacağını sanmam, tersine bölünmeler olacaktır. özgürlük isteyen bask, katalonya, kürdistan, venedik gibi bölgeler var. majör ülke dediklerinizin de işine geliyor tabi böylesi.

john lennon'dan imagine sizler için gelsin.

@ruh; benim kafa baya eskide kalmış demek ki, kaynak ihtiyaçlarını düşünüp işgal/istila vs derken sömürgeci düzenin geri geleceğini tahayyül etmiştim.

bence rusya dahada büyüyecek. bide belçika bölünecek.

Niye toprak alsın ki devletler? Ekonomik olarak bir ülkeyi çökertirsin, vatandaşların da elini kolunu sallayarak oraya gider yerleşir ayrıcalıkları olur hem de o ülkenin vatandaşlarını da kendi ekonomin için kullanırsın aynı zamanda da fazladan nüfus ve toprağın getireceği zorluklarla uğraşmamış olursun. Sömürgecilik yani.

@beckwith; biz tam olarak anlattığın konumda bir ülke olabiliriz o halde? gidip yerleşemeyeceğimizi düşünüyorum. sömürülen yani?

Var. Beytüşşebap'ta yaptım ben askerliğimi. Her operasyon fotoğraf, video aracılığıyla çekiliyor. Öldürülen pkk'lılar fotoğraflanıyor. Mağaraları, erzakları, herşey kayıt altına alınıyor. Sorgular da buna dahil.

@sormayın bana sen o musun diye yayınlanan var mı sitelerde vb. bildiğin ?

fotoğraf video birimi var sırf bu işi yapan. bi tanıdığımız vardı fotocu onda inanılmaz bir arşiv vardı, operasyon fotolarından.

askerdeyken bir uzman çavuşun elinde bir flaş disk vardı, içinde sırf bu tarz fotoğraflar vardı.

la tamam anı istemiyorum video var mı ? ya da foto

Ne için istediğine bağlı olarak ben elimdekileri paylaşabilirim. 8gb flashdisk var bende. Her türlü şey var içinde. Bunun dışında ölü pkk'lıların fotoğrafları, ufak operasyon videoları internette var. Youtube'da bile görmüştüm.

hala youtube a giriyosan mesela aktütün saldırısı var video.
www.youtube.com

ya da çukurca. www.youtube.com

saat başı limon sür

diş macunu sürüp katılaştıktan sonra bir iki saat daha bekletmek.

clean&clear'ın sivilce öldürme bişeysi var. 4 saatte etki ediyor. Ben beğeniyorum.

Fucidin.

7 kuşak cehape lobisindenim. mhp'nin güçlü olduğu yerde mhp'ye vermekten çekinmem. bu seçimin ideolojiyle vs alakası kalmadı artık.

il neresi bilemiyorum ama ankara için mhp chp zaten daha belirgin bir şekilde ortak aday çıkaramazdı, sen mansuru aday gösterme sonra chp aday gösterince ortalığı yıkma karşısına çok kuvvetli iddialı bir aday koyma daha ne desin ki mhp chp'ye atın mı desin bahçeli, benzer olaylar diğer illerde de var eğer mhp seçime ortak değilse(sadece akp-chp arasındaysa seçim) büyük ihtimalle paslaşıyorlardır zaten

vicdanen rahatsız olmana gerek yok.

"senin kendi iraden ve fikirlerin var, o gelmesin bu gelmesin diye oy vermekten uzak dur" diyen arkadaş... adamın fikri "sırf akp gelmesin". bu yüzden akp'den sonraki en güçlü partiye oy veriyor. nesi salaklık oluyor bunun sorabilir miyim?

bu ülkede kurulu bir düzen, sağlıklı bir siyaset ortamı yok. çoğu insanın önceliği artık kendini temsil edecek partiden ziyade akp'nin gitmesi.

partizan bir şahsiyet değilim.
iktidar partisini desteklemiyorum.
hangi parti bölgede güçlü ise ona vereceğim.

edit: 17 Aralık'a kadar mevcut ilçe belediye başkanına (akpli) verecektim.
yaptığı hizmet, işler vs...
17 Aralık sonrasında o da merkezi idaredekiler gibi montaj deyince fikrim değişti.

mecburen chp.

denize düşen yılana sarılır misali.

CHP'yi günahım kadar sevmesem de il ve ilçe belediyelerinde AKP'nin en güçlü rakibi olduğu için vereceğim.

Aynı konuyu 1 saat kadar önce MHPli bi arkadaş daha dile getirdi. Bulunduğunuz ilde hangi parti güçlüyse ona oy verin diyordu. Kendisi de İstanbul'da ve CHP'ye oy verecek. Çevresi de öyle.

inanın sadece mhp'liler değil, solcular da chp'ye oy vermek istemiyor. ama bu koşullarda akp'nin yeniden seçilmesine neden olacak her bir oy, akp'yi o çok sevdikleri sandıkta aklamak anlamına geldiğinden, ilk hedef akp'yi sandığa gömmek olmalı. aksi halde akp'ye ne yaparsan yap, gel bir de burdan yap demek. bakın şurda çok güzel anlatılmış: mehmetaligumus.tumblr.com

ben chp'yi fazla milliyetçi bulduğum için sevmiyorum. bazı arkadaşlarım da az milliyetçi olduğu için sevmediklerini söylüyolar. Chp'yle Mhp'nin farkı ne ola ki zaten? Kürt sorunu konusunda neredeyse hemfikirler. Onun dışında Chp kürtaj, homoseksüellik gibi konularda daha özgürlükçü takılıyo ki kötü bi şey değil bu. ayrıca bu belediye seçimi yahu. Adaya oy vermiyok mu zaten? Mhp zaten kazanamıycak. Bu adamlar da (akape) bildiğim İstanbul'u ve Türkiye'yi pazarlamak için iktidara gelmişler belli. Onlardan kurtulmak adına Sarıgül diyom. İstanbul, Ankara'dan yönetilmesin diye. Ayrıca Chp'nin bu 10 yıllık süreçte çok ders aldığını, insanlar arasında ayrımcılık yapmaktan vazgeçeceğini düşünüyorum. Zaten muhalefetin en büyük kozu bu, bu seçimlerde.

babam chp'den önemli bir isimdir. ama yemin ediyorum, öğrenci olarak bulunduğum şehirde oy kullanacak olsam allah belamı versin mhp'ye oy verirdim. burada mhp önde ve akp ile arasında fark az.(karabük). bir gram da içim yanmazdı.

belediye meclisi'nde atış serbest istediğinize verin.

ama belediye başkanlığı için malesef kazanma ihtimali olanlardan birini tercih etmek mantıklı gözüküyor.

tomaları sulamaya gitmişlerdir.

2 tane daha sanayi mahalesinden o yöne giden geçti şimdi.

mecidiyeköy divan'ın orada yangın varmış

bir pastahanenin alt katı yanıyordu sanırım ondan..

çevre pastanesinin altı yanıyo, dumandan boğulduk biz de

e bilgisayari kapatin iki dakikaligina silerken? : )
ya da kabloyu cikarin?

Shut down diye yeni bisey cikmis.

windows key + L

space'e basmamali o zaman ama.. acilir tekrar.

@la traviata bilgisayarın açık kalması + ekranında kapanmaması gerekiyor.

windows key + L işime yarıyor biraz. sonra yine şifremi girip açıyorum.

ha şifre varsa yarar tamam. olmayinca space aciyo cünkü tekrar.

mağaradan ne zaman çıktın? (bkz: alo fatih)

alo fatih'le kanaltürk'Ün alakası ne ? mağaraya sokarım seni.

arkadaş habertürkle karıştırmış.

şunu buldum ben de: www.aydinlikgazete.com

2008 gibi. tuncay özkan "niye sattın kanalı" diyenlere "sağolsun akın ipek çok para verdi. yoksa kanalı kapatacaktım" gibisinden açıklamalar yapmıştı sanırım.

akın ipek'in cemaatle yakın ilişkisi var zaten. o zamandır devam ediyor işte.

tuncay özkan'dan sonra aldılar. 2007 seçimleri sonrasıydı.

hatta son programda tuncay özkan ağladıydı falan. hey gidi hey. kanaltürk şimdinin halk tv'si gibiydi bir zamanlar.

Yanlış anlamışım. Arkadaş da seviyesini çok güzel belli etmiş.

25 milyon dolara sanmıştı Tuncay özkan. 20 milyon dolar borç vardı birkaç haftaya haciz gelecekti kanal kapanacaktı zaten kalan 5 milyonla yeni kanal kurucam deyip Kanal Biz'i kurdu.

Biz kaç kişiyiz hareketi diye bir şey vardı 1.5 milyona yakın destekçisi vardı kelle başı 50 tl atardık biz cemaate satacagina gibisinden çok tepki oldu.

Sonra ipek grubundan alınan parayla Kanal Biz kuruldu. Kısa bir süre yayın yaptılar, Ergenekon dalgası başladı. Bir iftar programındaydı Tuncay Özkan "Beni de alın ben de suçluyum bu vatanı sevmek suçsa/ minvalinde bir şeyler söyledi. Çok geçmeden Tuncay Özkan da içerdeydi.

Sonra Kanal Biz de satıldı. Yakın zamana kadar tele market kanalı olarak devam ediyordu, şu an ne durumda bilmiyorum.

hangi avm de olduğunada bağlı biraz. bunların hepsi dandik avmler sanırım. cevahir ya da istinye park gibi kalabalık yerlerde para kazandırır ama bu avmlerde bilemiyorum. birde kesin kar etseler niye satsınlar ?

milletimizin telefon açlığını göz önüne alarak bencede bir tek phonestore para kazandırır.

o avmlerde elektronik marketler oluyor zaten, telefon satmaktan cok kapak gibi aksesuarlardan para kazanmaya calisirsin.

biraz daha biriktir.60-65 bin gibi daha iyi işler yaparsın.

adam para kazansa zaten satmaz.

tekstilde hiçbir ürün pahalı değildir. 2-3 tane al gardrobun çeşitlensin.

hangi koton acep? sube?

Yer söyle de biz de bakalım :((

Iste o aradaki cark kadar itiyoruz normalde diyolar

beyler sanayi mahallesinde 2 katlı koton var yemin ediyorum 8 liraya tişört 9 liraya gıcır pantolonlar var.

cevahirdeki kotonda aynı fiyatlar var. şüphelendiğim için çok şey alamadım. 4-5 parça şey aldım :) tuhaf çünkü.

topshop

Mavi jeans

kız-erkek?

koton'da daha ucuza da bulursun.

zara, mango

@esek sipasi erkek

pull n bear dan aldı sevgilim geçenlerde. süper duruyo

koton'da 9 tl ye her çeşit pantolon gördüm bugün.

lcw den aldım daş gibi. rengi de süper.

bahis den toplam da kar da olan çok az arkadaşım var, düşük bir olasılık

bahis yap. canli bahis super heyecanli hem borcunu odersin. evet bahis kesinlikle kumar degil, kumar olsa bile cok faydali.

ne odiyecen borcu, kim kime borc odeyip kafasini huzurla yastiga koyoyr bu devirde. birak bosver borcu kupon yap sen en iyisi.

hangi hoca helal diyor la :) bana o hocanın telefonunu verirmisin ?

ayrıca bahis nasıl kumar değil ?

haramdir, calis ve borcunu ode. otesi haramdir.

Hocam sen güveniyorsan maçlarını söyle bana ben bahis yapayım.oradan kazandığım paradan değilde maaşımdan sana destek çıkayım.
böylelikle ben sevaba girerim sen borcunu kapatırsın :)

Canlıcılara gelsin. Akşam bilbao maçında ilk yarım saatten sonra bilbao 2 gol atara girin. Bilbao nun o ana kadar gol atmamış olması şartı ile.

tahminlerin çok iyiyse marathonbetten bahis yapabilirsin yatırdığın parayı bahis yapmadan bile geri çekebilirsin vazgeçersen sanırım hiçbir bahis sitesinde bu imkan yok.

fifa daha iyi, online oynamalık bir sürü eğlenceli modları da var. ( ultimate team, düz vs, tek bir oyuncuyu yönetip takım olduğun vs vs vs.

origin'e bağlı dediğin gibi.

fifa 14.

Sobee'nin I can football'ı var
www.icanfootball.com

pes 13 ü aldım sattım. pes 14 ü aldım satamıyorum( alan yok ). pes14 tüm zamanların en kötü futbol oyunu. sadece adı pes oyun pes değil. fifada kötüdür. 2000 den beri iyi fifa oyunu görmedim. en iyisi beklemek. ben öyle yapıyorum

hic bi zaman temizlenmedi abi. temizlense ne yazar. o adamlarin kurdugu sirketler ya da naziler sayesinde guclenen sirketler almanya'yi saka kaldiran sirketler zaten. biraz arastirirsaniz gorursunuz buyuk alman sirketlerinin otomotivden bankaciliga beyazesyaya giyime kadar hepsi ya nazilerin kurdugu sirketler, ya batmak uzere olup nazilerle calistigi icin guclenen buyuyen sirketler.

ulke olarak ozru bilmiyorum da bu sirketlerin bir kismi hala ozur dilemis degiller. tazminat odemis olmayan sirketler var..
siemens vw hugo boss thyssen krupp vs bunlari bir arastirin.. daha cooook var. olum kamplarini kimler kurmus o insanlarin yakildigi firinlari kim uretmis bakin. bunlar hitler olunce bir anda yok olmadilar, devam ettiler ve bugunku almanya yi almanya yapan sirketler oldular.

deutsche bank in hikayesini hatirliyorum da.. auschwitz in insaasi icin nazilere kredi veren banka bu arada, ve bunu 1999 da acikliyor. 15 sene once sadece. cok ayrintilar var aklimda ama savastan sonraki kismini anlatayim boluyorlar bankayi 10 ayri bankaya. bunlar sonra 3 bankaya birlesiyor gene. sonra gene deutsche bank oluyo 50li yillarin sonunda. saka gibi resmen.

neyse.. almanlarin hayvan gibi borcu vardi zaten. borcun yarisini sildiler ingilizler amerikalilar diger yarisini da odeme plani tarzi bir sey yaptilar heralde oyle hatirliyorum. ee sonra urettiler ihracat yaptilar parayi kirdilar..

uzun zaman oldu okuyali boyle hatirliyorum yanlisim olabilir

abd dünya kadar yardım yaptı almanyaya ikinci dünya savaşı sonrasında baya akıllıca değerlendirdi onu almanlar da. babamasoliim'e ekliyim onu da.

Konrad (Hermann Josef) Adenauer'dir. Başkaları da var ama savaş sonrarı en önemli işleri bu adam rayına sokmuştur.
Not: Ihtiyar bir evsahibimiz vardı, söyle demişti: biz tam on yıl günde 3 patatese çalıştık. Anladın!

Amerika sırf insanlık namına dünyanın bir ucuna (amerikaya göre bir ucu) asker indirip savaşa katılır mı sence? Nazilerin sonunu sadece amerika değil rusya getirmiştir. Leningrad direnişinde ruslar normandiya çılartmasından mislice kayıp vermiş ve resmen nazilerin rusyayı işgali durdurmuştur. Bundan sonrası tam bir köşe kapmaca. Amerika ve rusya nazilerin boşalttığı cepheleri resmen kapışmıştır öyleki rusya leningrad'dan berline kadar olan yerlerin tamamını topraklarına katmış hatta amerika ile o kadar burun buruna gelmişlerki avrupanın ortasına o utanç duvarını çekmişlerdir.

Amerika'nın bu işten çıkarı neydi peki? Doğal kaynaklar açısından öyle çok ahım şahım bir yer olmayan yıkılmış almanya'yı kurtarmanın karşılığı muazzam bir teknoloji ve ar-ge alt yapısının ve dolayısı ile beyin göçünün amerika'ya yönlenmesidir. Şöyle düşün ülken yıkılmış herkes senin ırkından nefret ediyor, bir yandanda daha büyül bir baskı komünist rejim geliyor. Alternatifin ise özgürlükçü amerika. Sen olsan hangi tarafı seçerdin? İşte böyle böyle bütün bilimadamlarını toparladılar. Bu beyin göçünün en bük meyvesinide 69 yılında ay'a ayakbasarak aldılar. Almanya'nın başarısını. Arkasındaki güç amerika'dır. Hatta şöyle bir bilgi daha vereyim amerika'nın avrupadaki en büyük askeri üssü almanya'dadır ve hala devam edip etmediğinden emin değilim ama savaş sonrası alman ordusunun kapasitesinin ne olacağına da amerika karar vermeye başlamıştır. Yani almanya öyle kafasına göre asker istihdam edip tank üretemez.

naziler cephe mephe boşaltmadı, ruslar ve amerikalılar savaşa savaşa her adımda kan dökere berline kadar geldiler.

ABD almanya sonrası tüm nazi dönemi patentleri üstüne aldı, teknolojik gelişmeleri bilim adamlarını vb amerikaya taşıdı. Rusya ise fabrika parçasına dek soydular.

peki hitler sonrası nazi olmayan ilk başbakan kimdi ? ve seçim kaç yılında yapılmıştı ?

bence olaya yanlış bir bakış açısı ya da algı var. nazi döneminde, nazi partisi o kadar büyümüştü ki ülkenin önde gelenleri hep nazi üyesiydi. yani nazi üyeliği standart bir şey gibiydi.

ülke savaştaydı sonuçta. burada hem kendi çıkarları için hem ülke çıkarları için ülkenin önde gelen pek çok kuruluşu naziliydi.

ama nazi deyince akla hemen savaş veya holokost gelse de, her nazi üyesini insanlık suçuyla suçlamak abes olur. örneğin valkyrie operasyonunda hitlere darbe yapıp onu öldürmeye çalışan subaylar da nazi üyesiydi, hatta bazıları üst kademeydi. ya da nazi deyince bugunkü anlamla antisemitist, faşist, hitler sevdalısı insanlar gelse de kanaatimce o gün nazi üyesi insanlar konjektürden ötürü nazi üyesi oluyorlardı. anti semitist, aşırı milliyetçi veya hitler hayranı oldukları için değil. tabi bunlar arasına holokosttan ya da savaştan bizzat sorumlu olanları katmıyorum. demek istedim nokta, nazi üyesi değilseniz kazanamıyordunuz o dönem.

özür konusunu tam net bilmiyorum. bazı iddialar toplama kamplarının içeriğinin sadece üst düzey kişilerce bilindiğini söylüyor. ha pek tabi bu doğru olmayabilir.

mesele deutsche bank aushwitz için kredi vermiş. ama benim bildiğim kadarıyla o zamanlar çok popüler olan her ülkede var olan çalışma kampı mantığıyla kurulmuş kamplardı bunlar. bu kampların daha sonra veya en baştan itibaren ölüm kampı olarak planlanması yani insanların sistematik olarak yok edildikleri bir yere dönüştürülmesi veya salt bu amaçla yapılmasında mesela kredi veren bankanın bilgisi ya da ne bileyim orası için gerekçler üreten bir fabrikanın bilgisi var mıdır bilmiyorum. herhalde hiç bir zaman da bilinmeyecek bu.

olayın savaş sonrası boyutunda şöyle bir pislik var, mesela nazi üyelerinin pek çoğu beyin göçü yaptı amerikaya. bunlar arasında gerçekten masum pek çok insan var. yani onlar sadece nazi üyesiydi, ama yaptıkları bilimsel çalışmalar veya başka tür çalışmalar (örn. mimari) nazi'nin güçlenmesiyle veya insanlık suçu işlenmesiyle alakalı değildi.

fakat örneğin mengele gibilerinin varlığı gün yüzüne çıkarılmadı. belki mengele'nin ölümüyle ilgili bilgiler çıktı sonradan ortaya, ama mengele gibi bizzat insanlık suçu işlemiş ya da işlenmesine bilinçli olarak katkıda bulunmuş pek çok kişi yargılanmadan, ceza almadan amerikanın kanatları altına alındı. işte bu iğrenç bir şey.

@antonin artaud son paragrafla ilgili: deutsche bank hadi tamam.. bilememis olabilir. siemens insan yakmak icin degil belki ekmek pisirecekler diye uretti firinlari. peki ya calisma kamplari icin tonlarca zehirli gaz ureten sirket icin ne dusunuyorsunuz? bunu ureten sirket insanlarin calistigi bir kampa biz neden on binlerce litre zehirli gaz satiyoruz diye dusunmemis midir hic?

edit: son paragraf degil sondan 3. olmus

bu konuyu kesinlikle daha doğru bilgi vererek yanıtlayanlar olacaktır, pek tabi o gazın üretilme amacını biliyorlarsa ve üretmeme fırsatları varsa, buna rağmen üretiyorlarsa, pek tabi o insanlar da insanlık suçunun bir parçası.

benim bahsetmek istediğim nokta ziyadesiyle şuydu ki, savaş dönemi herkes kağıt üzerinde naziliydi. ülkenin ileri gelenleri. birincisi, hitler despotluğu doruk yıllarına ulaşmamışken yani daha muhalefet varken, neredeyse bütün muhalifler ya öldürüldü ya da toplama kamplarına gönderildi.

hal böyle olunca bir korku imparatorluğu başladı, gestapo ve ss'in öncülünde. muhalefet bitti.

ikincisi ise ülkede kazanmak için nazi ile iş yapmanız gerekiyordu. mesele filmiyle de çok meşhur olan oskar shindler de bir nazi üyesiydi, hatta fabrikası, cephe için üretimler yapıyordu. oskar shindler için bazıları kahraman bazıları ise iş işten geçtikten sonra yahudileri kurtardı der. gerçekliğini bilemeyiz. ama mesela oskar shindler diyelim ki, filmde olduğu gibi, toplama kampları gerçeğini gördü ve aklına bir plan geldi. naziler için üretim yapacak ama bu sayede 2 bin kişinin hayatını kurtaracak. iki ucu boklu değnek gibi bir durum. adam nazilere yardım ediyor, çünkü eli mahkum gibi bir şey bir yandan, ama öte yandan da 2 bin küsür kişinin hayatta kalmasını sağlıyor.

ya da operasyon valkyrie'deki gibi. hitler'e karşı suikast planları vardı. tabi tarihin o boyutunu da bilmiyoruz. mesele valkyrie operasyonu başarılı olsaydı, yönetim hitler'i mi devirecekti sadece yoksa faşist, insanlık suçu işleyen bir rejimi mi? belki valkyrie'yi yapanlar sadece hitler karşıtıydı, yani hitler ölseydi bile toplama kampları faaliyetlerine devam edecekti.

almanya israile milyarlarca dolar tazminat ödedi soykırım nedeniyle. hala daha ödüyor olabilir.

Olayi o gunun kosullarinda degerlendirman gerekir. Bugun itibari ile bildiginiz gercekler o gunlerde insanlara fazlasi ile carpitilarak, saklanarak ya da abartilarak ulasiyordu. Zaten nazi almanyasinin bu kadar genis kitlelerce benimsenmesinin nedeni de bu propagandaydi. Yani "ulan hepiniz oradaydiniz be" demek dogru olur ama biraz haksizlik olur. Bence bu konulara merakliysan ve okumadiysan goebbels hakkinda bisiler oku mutlaka. Hayati falan degil ama yaptiklari uzerine akademik bisiler.

@naughtyfishermanekşi Goebbels kim ? tr.wikipedia.org bu mu ?

göbbels bu evet. ayrıca bildiğim kadarıyla alman hükumeti israil'e her yıl bütçesinden belli bir oran ayırmak zorunda ve yine bildiğim kadarıyla bunun sona erdiği bir tarih yok.

Evet aynen o goebbels! Alman halkinin anti-semitist nazi ideolojisinin pesinden suruklenmesine yonelik propagandalarin hepsi bu adamin işidir. Sonuçlari her ne kadar çok trajik olsada hukumetlerin halki istedigi gibi manipule edebilmesi adina bugune kadar gelmiş geçmiş en başarili iletisimcidir. En one cikan soylemi;
"bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar. hıristiyanlığın bu kadar etkili olmasının sebebi 2000 yıldır aynı şeyi söylüyor olması."dir.

Hatta recep tayyip erdogan'nin bazi gercekleri israrla carpitarak soylemesini de bu adamin taktiklerini kullaniyor olmasina yoranlar hic de azimsanmayacak kadar coktur.
Orn; camii de icki ictile & basortulu kadinin uzerine işediler.

Onu bunu bilmem de gerçekten ilginç bir hikaye okumak istersen google'a " brezilya ikiz nazi" yaz. Okuduklarından şok olacaksın. ;)

bu arada yahudi ve israil kismini yazmis herkes. abi tamam da insan ölmüs sen onun ogluna torununa ya da onlarin kurdugu devlete para versen nolur. para nedir ki? ben seni oldureyim sonra torununa milyon milyar dolarlar vereyim ne yazar.. adalet yerini bulmadi yani. bulamaz da hic bir sekilde isterse almanyayi bolsunlar 4e birini yahudilere birini zencilerin torunlarina birini homoseksuellere birini cingenelere versinler yine adalet olmaz.. yok iste yahudiler israili kurmus cok guclenmis bilmem ne. sanki olen yahudilar guclendi aq.

bu arada zencileri homoseksuelleri cingeneleri dusunen kimse yok tabi onu da esgecmeyelim.

berlin'de yahudi aniti -ki ironik bir sekilde olum kamplari icin zehirli gazi ureten sirket bu aniti yapacakti, olay oldu bu sirketin o sirket oldugu ortaya cikinca, yapmasinlar vs muhabbeti olmustu heralde sonra neyse hadi yapalim da bedava yapalim dediler, yahudiler de inanilmaz bir olgunluk gostererek yapmalarina izin verdi- var. o anitta ve yahudi muzesinde almanlarin yaptiklari saygisizliklari gordukten sonra hic bir saygim kalmadi almanlara. sevgim zaten yoktu.. dedelerinin torunlari olduklarini dusunuyorum. midemi bulandiriyorlar artik yuzde biri disinda. o yuzde biri de denk gelirse tabi. sozlukte almanci cok var kendini alman olarak goren almanlarin tasagini yiyen ben onlari anlayamiyorum zaten su basit seyleri nasil goremiyorlar. adamlar o kadar yaptiklari insanlik disi seylerin ustune bir de o sirketlerin isimlerini bile degistirmemisler. heralde yikip yakicak halleri yok fabrikalari ama insan ismini degistirir lan? nazilerin isimlerini yasatiyorlar o sirketlerde calisabilmek icin gotlerini yirtiyorlar o sirketler sayesinde ekmek yiyorlar. bundan daha mide bulandirici bir sey yok benim gozumde

hassas oldugum bir konu uzun yazdim kusura bakmayin

ozet gec pic diyenler icin: almanlarin mina koyum.

@freekara aslinda haklisin ama.. bizzar gorunce yaptiklari saygisizliklari.. igrenclikleri.. bu konuda cok hassasim. dogru yahudiler bile bu kadar ustunde durmuyor o anitin yapilmasi konusunda dedigim gibi.

atiyorum biz yapmis olsak, atiyorum ermeni soykirimi kanitlansa tamam kesin yapilmis.. turkiye'de anitlar yapilsa.. oraya geziye giden turk cocuklarinin o anitin ustune cikip oyun oynadigini gorsem tasak gectiklerini gorsem aynen barbar turkler derim.

(git:www.haberturk.com )

internet üzerinden satış yapan firmalar ile çalışıyorum. internet üzerinden birşey almak gerçekten aptallık. en büyük firmalar ile çalışıyoruz bak. hıyarda gelir, 2.el'de.

fuskiyeye katilmiyorum.

bilinen alsveris sitelerinde bazen ihtiyacin olan urun piyasadan daha ucuz olabiliyor.

onemli olan guvendir.

hemensepet.com sitesini bilmiyorum ama webden bir cok kez alisveris yaptim sorun yasamadim. bu sorun yasamayacagim anlamina gelmiyor ama sadece hangi siteden alisveris yaptiginiz onemli.

300 liraya iphone satan siteden tabii ki alisveris yapilmamali. ama diger siteler icin aptallik denemez.

cevap. sikayetvar.com steinden biraz arastir bence bu siteyi pek duyulmus bir site degil. gerci sayfalarinda iletisim bilgileri var en azindan

istanbul bilisim sık sık indirimler yapıyor. oradan başka yerlerden çok daha ucuza bir süpürge aldım. sorun yaşamadım.

Balat eski evlerin başkenti. ama araban yoksa biraz zor olabilir.

balat eskisi kadar illegal bi semt değil artık. özellikle unesconun restorasyon hareketi ve ezel dizisi orayı 2-3 gömlek yukarı çıkardı. 1 sene kadar balatta oturmuş biri olarak tavsiyem '' Vodina caddesi '' üzerinde ki evlere bakman .
balat ulaşım konusunda istanbulun en rahat yerlerinden biri sayılabilir zira eminönü ve tepebaşı yürüme mesafesinde.

bildiğin varoş. bi rum lisesi var bi de patrikhane, geri kalanı gecekondu.

bi de elleriyle kebap ve lahmacun yapan abiler var asil onlari dusunmelisiniz. doner yine neyse bence.. ustune egilmezse dusmeyebilir

o abilerin genelde parmaklarinda benim kafamdaki kadar sac var bu arada

lezzeti oradan geliyor aga!

kokoreç kestiği tahtanın üzerinde para olacak bi kere!

kesinlikle haklısınız. beni şahsen rahatsız etmesede bazı kurallara dikkat etmelleri gerek. ha sakalını kesip dönere yapıştırsa tadı güzel olacaksa yerim pis bir adamım ama hijyenik değil ve toplum sağlığı açısından önemli de keşke tek sorun sakal olsaydı.

Bunu anlattığımda arkadaşlarım pek bi tiksinirler bende bol bol anlatırım. Geçenlerde bi dönercide girdik normal çıplak elle abi dürümlerimizi falan hazırladı yedik sonra ben bi tuvalete gideyim dedim. Aslında iş yerinin bi lavabosu vardı sadece el yıkamak için de ben sıkışmıştım. Beni arkada etlerin olduğu bölümde -işin mutfak kısmından git- en sondaki kapıda dedi.Girdim bi tane teyze pis bi ortam. Hani flimlerde olan şekilde pis. Neyse tuvalete girdim yerde et var. Baya dönere konan etler vardı. Altına naylon sermişler etleri koymuşlar üstünede gelişi güzel bi naylon koymuşlardı. 2 metre kare alaturka tuvalet. hayal edebilrsiniz ben tuvalet ve etler dipddibeyiz. çıkardım sıçrata sıçrata işedim elimi yıkadım sonuçta hijyenik bi insanım.

bu tarz bi olay sadece benim gördüğüm dü daha neler yiyiyoz kim bilir. Bunu görünce sakala o kadarda takılmam sanırım.

sen en iyi dnerci nerde var onu bilirsin, ben en iyi nerde dönerci var oralarda çalıştım, cem yılmazın anlattığı bi hikaye var bir yemeğin sivaslı ustaların elinden geçmesiyle ilgili, az bile anlatmış, mutfak restorant ne kadar sağlıklı hijyenik olursa olsun sen o ustaların burunlarını karıştırıp, bilmemnerelerini kaşıyıp yada tuvalete girip suyla taharet alıp elini yıkamadan mutfakta işe koyulup koyulmadığını bilemezsin, onun için emin ol sakalda bişey yok, sakal iyi. ama kesmeleri lazım tabi yemeğe düşmesin

devletin elinde olan bir şey değil de, o yerin sahibiyle alakalı bir şey olsa gerek. saç, sakal, kılık kıyafet gibi şeylere o mekanın sahibi karar verir diye biliyorum.

bu arada nerelerin döneri iyidir onları da yazıver bari, istanbul avrupa yakası olsun mümkünse. (bahar pide salonu ve şu sirkeci'deki kasap osman hariç tabi)

dostum o zaman sana çooook ilginç genel bir şey söyleyeyim. hani şu lüks görünen lokantalar falan var ya işte efenime söyliyim pahalı asortik mekanlar falan işte orada hazırlanan yemeklere aşçılar her yerlerini sürüyorlar emin olabilirsin. yemeklerin çoğu elle hazırlanır kıvamlar elle kontrol edilir yumuşaklık sertlik falan hep elledir. eliyle döner kesen adam gördün mü peki ?

aslında bu restorant işlerini az çok bilirim. yurtdışında bu işi yapan tanıdıklarım var. (dönercilik vs) işin mutfağında bulundum yani. ama hepsi saç sakal olayına çok dikkat ediyordu. mutfak biraz dağınıktı tabii.

aynı zamanda türkiyede de 4 yıldızlı bir restorantta 6 günlük çalışmayı deneyimim oldu. ondan sonra sikerim lan böyle işi diye çıkmıştım. her neyse. burada da çalışanlar göze temiz gözüküyordu ama genel durum sizlerin bahsettiği şekildeydi tabii.

lan keşke dikkat edilse hijyene mijyene.. neyse henüz ölmedik..

dostlar aşçı olarak bir dur diyorum. çok yanlış bilinen birşey var. asortik mekanlarda evet herşeyi elimizle kontrol ediyoruz, eldiven denen sikko lastiği takmıyoruz ama bizim el yıkama limitimiz maksimum 30 dakika. yani 30 dakikada bir en geç ellerimizi yıkıyoruz. sigara içtiktn sonra, yemekten sonra, tuvaletten sonra yıkamayı söylemiyorum zaten. hani balık temizleyip ete geçiyorsak arada el yıkanır o derece titiziz. ayrıca saçı uzun olan bone takar, sakalı olan maske takar-ki sakal yasaktır katiyen-

ayrıca sakalda yasaklanmalı, yukarıda şaka yaptım. sakal, saç gibi vücut atıkları elbet yasaklanmalı. yukarıda atarlı bi arkadaş yasaklarla milletin sekötürnü laga lugasını yapmış. be arkadaşım ben oraya para verip yemek yiyorsam mecbur muyum herifin saçını sakalını yemeye?

pain of liberation, nasıl bi atar bu anasını satym? herifte sakal kıran olup olmadığını nerden bileceğim?

çok rahatsız ediyor. meydanın göbeğine birkaç ay önce bi dönerci açıldı adam abartmıyorum ladin gibi sakalla döner kesiyor bütün gün. sırf hizmet sektöründe diye yasaklanmaz diye bir şey yok. madem gıda sektöründe iş yapmayı tercih ettin, o zaman bazı şeylerden feragat edeceksin. herkes kendi mesleğine göre zorluklar yaşıyor. (kimisi bütün gün üniformayla, kimisi gece nöbetinde, kimisi soğukta leş gibi kokuların içinde çöp topluyor)bunların yanında bi sakalından feragat etmek çok zor bi şey değil. kendim almadığım gibi çevremdekilere de aldırmıyorum oradan.

ben özel sektörde çalışıyorum. işim bilgisayar ile hiçbir müşteri ile yüzyüze gelmiyorum. 2 gün traş olmayanca olay oluyor. yemek olayında hacı sakalı iğrenç bişey. parmaktaki kıllarda alınmalı. daha hjyenik olmalı bu yemek sektörü

bu beni daha çok rahatsız etti:

royalindustriesinc.com

"senin hayatın boyunca sakalından kıl düştüğü oldu mu ki" diyene cevap vereyim evet sakalım biraz uzadığında sayısız defa kıl düştüğüne şahit oldum. yemek yerken yemeğin, çorbanın içine düştüğü de oldu.

"SAKAL DEDİĞİN DÖKÜLMEZ LAN" diye bir şey yok yani. bal gibi de dökülür.

yazıları sildim. deli gibi sakalım var, çekiyorum çekiyorum elime gelmiyor ama tamam kardeşim, dökülür. he dökülür yani, daha ne diyeyim.

her kuşu siktiniz bir leylek kaldı.

sakalını çekince eline gelmiyor diye yeryüzünde yaşayan milyarlarca erkeğin sakalının hiçbir şekilde dökülmeyeceğine karar verip bunu iddia edebiliyorsan asıl bizim diyecek bir şeyimiz kalmıyor burada.

cok meshur bir raki balik restoraninin mutfaginda fare tekmeliyorduk. ne gunlerdi be. zaten o lokanta sozlukte de itin gotune sokuluyor.

evet ediyor, sadece sakal vs. yönünden değil. güzel güzel yazılmışı var, kısa bir entry, tıklamaya üşenenler olabilir diye, yapıştırıyorum. compadrito' nun bir entrysi. başlık: fekal oral yol.

insanların dışkı bulaşmış şeyleri bir şekilde yutmaları ile meydana gelen bulaşıcı hastalıkların, meydana geliş nedenini tarif eden yol. ağıza feçes (dışkı) bulaşması demektir. bunlardan birisi, içine kanalizasyon suyu karışmış suları içmekse, bir diğeri de taharettir. çünkü taharetlenme sonucu dışkıya bulanan eldeki koliform bakteriler kolayca giderilemez. bu el hem kendi sahibinin, hem de etrafindakilerin koliform bakteri (escherichia coli) yeme ihtiyacını karşılar. yurdum insanı, poposunun temizliğiyle övünür ama tırnak aralarındaki ve parmak uçlarındaki dışkı miktarını bilmez, anlamaz. sabunla elini yıkadığında gitti zanneder. bu temiz kardeşlerimizin yoğurduğu köfteler hemen kızartılmadığı, bekletildiği takdirde, köftede, sonradan kızartılmakla etkisi kaybolmayacak toksinler oluşur. okul, yurt, fabrika, kışla gibi toplu yerlerde görülen ve adına kibarca ve salakça besin zehirlenmesi denilen hadiselerin coğuna bu toksinler sebep olur. aynı kardeşlerimiz hastanelerin yeni doğan birimlerinde ve yoğun bakım bölümlerinde de yoğun olarak çalışırlar. üstelik, sadece suyla yıkadıkları (kendi deyimleriyle taharetledikleri) popolari temiz filan da değildir. keza, dışkıyla atılan barsak kurtçukları ve bunların yumurtaları gene bu caaanım taharetlenme sayesinde ağıza geri dönerler. buna da reenfestasyon yani kendi barsak parazitini ellere yar etmeme, parazitlerin geri kazanımı denir. sözlük kullanıcılarının mensup oldugu sosyokültürel katmanın, türkiye ortalamasına göre seviyesi göz önünde bulundurulduğunda, bu kavrama altıbuçuk yıllık sözlükte daha önce başlık açılmamış olması da ayrıca düşündürücüdür.

edit: (bkz: escherichia coli/1)
edit 2: arada bir sol elinin tırnaklarını koklayan arkadaşıma da burdan selam ederim.

son söz de benden gelsin. bence taharetlenirken o lastik eldivenler giyilmeli. yani taharetlenmek isteniyorsa. artık gerisi size kalmış. ne yaparsınız, bilemem.

@oinone pe taharetlenirken illa eli kıça sürmek gerekmiyor ki

haklısın.
@babamasoliimbananickaldirsin bro kebap elle yapılır.

@buhebu abi yanlis ifade etmisim kendimi. heralde elle yapilacak. da o abiler ellerini kac kere yikiyor gunde? eldiven takan zaten simdiye kadar hic gormedim onu gectim de.. o elleri goruyorum.. o killarin dusmemesi imkansiz

hiç izlemedim ama götüm gibi dizi olduğundan eminim. bence her dakika zarardasın.

tüm zamanların en iyi dizisi bence.

eğer iki sezon izleyip hala bölümler ilerlemiyor diyorsan bir an önce bırak izleme. diziye yazık etme.

3.sezon ilerlemıyor sanki diyorum! :(

ilk birkac sezon iyi, son 2-3 sezon bok gibi.

edit: Arrow da hani sirf Manu Bennett hatirina izlenecek dizi izlenirse. Yoksa cok kotu lan. Diyaloglar kotu, oyuncular berbat.

6 sezon gösterip sonunda vermeyen dizi lost un en iyi tanımı. iyi gösteriyor ama vermiyor. :(

3-4-5 olur, 6 sakın
öyle kalsın

Ben çok severek izliyordum

Ben de Lost gibisi gelmedi diye düşünüyorum. OZ'la o tadı yakaladım bir de.

hiç izlemeyip "götüm gibi dizi" diyenleri dikkate alma öncelikle. dallamalık yapmanın gereği yok. cevabım ise sıkı bir lost hayranı olarak diziyi bir türlü bitiremediğim. sebebi ilk 3 sezon ciddi anlamda efsane, 4'te yavaştan bozmaya başlıyor, 5'te bozuyor. 6. sezonun ilk 2-3 bölümünü izleyip kaldım öyle. işte orda ilerlemiyor dizi. yoksa sana katılmıyorum. 3. sezonu güzeldi bana kalırsa.

sayiyerden bahcekoy tarafina giden araclara binin.

42m 42t otobüslerine binip son durakta inebilirsin.

Tam neresine bahceköy kapısıysa 4 levo metro hacı Osman iniş. 42 hm'ye biniş bahçeköyde iniş.

@optum kib bye bilmiyorum ki öylesine gezmeye gidicem hangisine gideyim ?

bence de çok güzel. ben de severim bu tarzı.

2 ay sonra çöp olur bu ayakkabı.

bakılmayacak kadar kötü

pazara yürüyen yaşlılardansan iyi :p

tabanı çok yüksek, yoksa ne muhteşem ne de berbat.

ben hiç sevmiyorum böyle ayakkabıları emekli ama sportif amca işi geliyor.

uzak dur. illa düz siyah alacaksan da taban kısmı onunki gibi kalın olmasın.

altını seviyorsan ve paranı altında tutmak istiyorsan en güvenli yöntem altın hesapları bence.
seviyorsan aç tabi. vadeli altın hesabında faiz veriliyor evet.

ben faiz işlenmesini istemiyorum bunu bildirmem yeterli olur mu ?

vadesiz altın hesabı açmanız yeterli olacaktır.

ek olarak altınlar fiziksel olarak bankaya mı veriliyor?

evet nası vericem gidip 25 tane çeyrek mi götürücem yanımda ?

fiziksel altın götürsen bile, geriye aldığında sadece karşılığı olan parayı alabiliyorsun yani altını bankaya götürmene gerek yok arkadaşların dediği gibi, parayı yatır altına çevirsinler. sen gramı tanırsın ondan sonra.

illa da fiziksel olarak altin yatirmak isterseniz, sertifikali altin vermek zorundasiniz. ornegin hesabinizda 10 gram altin var, siz kuyumcudan 5 gr. sertifikali altin aldiniz, bunu hesabiniza direk yatirabiliyorsunuz.

P.S: soylediklerim Kuveyt Turk icin gecerli, altin hesabi konusunda oldukca iyi olduklarini soylebilirim.

Groundhog Day
It's a wonderful life.
Pleasantville

flipped

the pursuit of happiness

searching for sugar man
the secret life of walter mitty

big fish

the perks of being a wallflower

(bkz: Ted )
(bkz: Trainspotting )
(bkz: Yeraltı )

Pi

yes man

groundhog day, it's a wonderful life +1

little miss sunshine


"there are winners and there are losers."

life of pi
it is a wonderful life

Everything Is Illuminated

açlığa doymak

tepenin ardı

www.youtube.com (burada çift part halinde, başka sitelerde de bulmak mümkün)

vimeo.com - Journal
vimeo.com - A Tortoise and Rabbit Story ikisi de Abdulbaki Yavuz'un ödüllü kısa filmleridir. Tavsiye ederim.

2010-13 arası demişim ama daha eskide olabilir.

bir tavsiye daha,

nar

www.hizliizlefilm.com

Kars oykuleri 2007 yili olmasi lazim kisa filmlerden olusuyor.

Bir de Nolya var kisa film olarak. Baya iyidir.

gözetleme kulesi..
kıskanmak..
vavien..
beş şehir..
memleket meselesi..

searching for sugar man
stand by me
about time

3ü de unutulmazfilmler.com'da olması gerek. ilk ikisi izlemeden ölme diyebileceğim filmlerden.

bence müthiş çok pahalı olmasa bende alırdım lan :(

gayet güzel, hatta şimdiye kadar sorulmuş saat soruları içinde tek beğendiğim bu oldu.

güzel görünüyor.

beğendim bende ama pahalı.

üstüne para verseler takmam. apaçi saati. ya da saçlarını marco reus gibi kestiren liseli bi grup var onlara hitap ediyo.

1-2 ay önce postkolik dergisinde görüp fotoğrafının olduğu sayfayı kesip saklamıştım, alırım diye. türkiye'de yoktu o zaman. gelmiş fakat biraz pahalı gelmiş. bir o kadar daha koyup vacheron constantine, u-boat, welder türevi saatler alınabiliyor.

ez cümle, saat güzel fakat fiyat kötü.

enteresan bir saatmis.

peki saat kac onu anlamadim?

gerçekten çok kötü. cipsten çıkan saat tadında.

ağzına kürekle vurulmak istenen uzakdoğulu tiplerin dizaynı olmuş.

çok çılgın bir şey ya, acayip hoşuma gitti.

hangi türde? milyon tane film var. daralt biraz.

Maskeli suvari www.imdb.com

Cloud Atlas www.imdb.com

(bkz: Trainspotting)

hmm, mesela

- bol bol ayrıntılı olacak (ayrıntıdan kastım, mesela bir karakterin basit ve sade hayatını olanca detayıyla işleyecek ama baymayacak)

- hassktrr lan dedirtecek bir hikayesi olacak (bonus: ters köşeye yatıracak)

- veya sizin favori filmleriniz de olur (ama yukarıdaki kıstaslara uymuyorsa favorim diye belirtirseniz sevinirim)

Bu arada, 2000'lerden türk filmi de önerebilirsiniz, nadiren film seyrettiğim için birçok filmi kaçırdım

son 1.5 senede izlediğim filmlerin listesi tuttum. hepsinin kenarında verdiğim notlar var.

Shutter Island - 9,0 -
Schindler's list - 8,5 -
Troy - 8,5 -
The prestige - 8.0 -
Yüzüklerin efendisi 2 - 8.0 -
Bisiklet hırsızları - 8,0 -
The Damned United - 7.5 -
Being john malkovich - 7,5 -
American history x - 7,5 -
Enemy at the gates - 7.5- savaş
Batman - 7.5 -
Requiem for a dream - 7,5 -
Million Dollar Baby - 7,5 -
The Great Escape - 7.5 -
The Dirty Dozen - 7.5 -
The Bridge On The River Kwai - 7,5 -
Good Will Hunting - 7.5 -
No Mans Land - 7.0 -
Birdman of Alcatraz - 7.0 -
Soysuzlar çetesi - 7.0 -
Matrix - 7. 0-
Matrix 2 - 7.0 -
Se7en - 7.0 -
Inception - 7,0 -
Dağ - 7.0 -
Star Wars Serisi - 7.0 -
Ted - 7 ,0 -
Disconected - 7.0 -
The Fall - 7.0 -
12 angyr man - 7.0 -
Cool hand luke - 7.0 -
İyi kötü çirkin - 7.0 -
50/50 - 7.0 -
Papillon - 7,0 -
No Country for Old Men - 7.0 -
Kanlı elmas - 7.0 -
Benjamin button - 7.0 -
11'e 10 kala - 7.0 -
Pandora'nin kutusu - 7.0 -
Stalag 17 - 7,0 -
Yüzüklerin efendisi 3 - 6.5 -
Yüzüklerin efendisi - 6.5 -
United - 6.5 -
The King's Speech - 6.5 -
Uyanışlar - 6,5 -
life of pi - 6,5 -
valkyr -6,5 -
l.a. Confidential - 6,5 -
Kill bill 2 - 6,5 -
The Departed - 6.5 -
Hugo - 6.5 -
Legends of the fall - 6,5 - savaş -
Dedemin insanları - 6.5 -
Saklı Hayatlar - 6.5 -
Uzun Hikaye - 6.5 -
The Thin Red line - 6,5 -
Once Upon a Time in America - 6,5 -
The Artist - 6.5 -
Taken - 6.5 -
İnterstate 60 - 6,5 -
C.r.a.z.y - 6.5 -
American Beauty - 6.5 -
Trainspotting - 6.5 -
Godfather 2 - 6,5 -
Godfather - 6.0 -
Godfather 3 - 6.0 -
Matrix 3 - 6.0 -
The Hobbit - 6.0 -
Taxi Driver - 6.0 -
Goodbye Lenin - 6.0 -
12 Years Slave - 6.0 -
Django unchained - 6.0 -
Life in a Day - 6.0 -
Çakal - 6.0 -
Starbuck - 6.0 -
Baska dilde ask - 6,5 -
Escape from Alcatraz - 6.0 -
Tucker and Dale vs Evil - 6,0 -
Gölge oyunu - 6.0 -
Big fish - 6.0 -
Entelköy efeköy'e karşı - 6.0 -
Kingdom of heaven - 6.0 -
The Shining - 6,0 -
The big lebowski - 6.0 -
Valkyrie - 6,0 -
Yaşamın kıyısında - 6,0 -
Çoğunluk - 6.0 -
The bucket list - 6.0 -
Behzat ç - 6.0 -
Sin City - 6. 0-
The hurt locker - 6.0 -
Felon - 6.0 -
Raging Bull - 6.0 -
Matchstick Men - 6,0 -
My Way - 6,0 -
El laberinto del fauno - 6.0 -
Yeraltı - 6.0 -
Jin - 6.0 -
Süt -6,0 -
Bal - 6,0 -
Yumurta - 6,0 -
Yedi kocalı hürmüz - 6.0 -
Güneşin Oğlu - 6.0 -
Yazgi - 6,0 -
District 9 - 5.5 -
Celda 211 - 5.5 -
Taxi Driver - 5.5 -
Hot Fuzz - 5.5 -
Green street holigans - 5.5 -
Fargo - 5.5 -
Düğün Dernek - 5.5 -
Sağ salim - 5,5 -
İklimler - 5,5 -
Wild hogs - 5.5 -
The last castle - 5.5 -
Buried - 5.5 -
500 days of summer - 5.5 -
Das boot - 5.5 -
İncir Reçeli - 5.5 -
Mayis sikintisi - 5.5 -
Üçüncü sayfa - 5.5 -
Being there - 5.5 -
ilk ask - 5.5 -
Kader - 5.5 -
Öldür beni - 5,5 -
Funny Games - 5.5 -
Little Miss Sunshine - 5,5-
Perfume the story of a murderer - 5.5 -
A Clockwork Orange - 5.5 -
Memento - 5,5 -
Snatch - 5,5 -
Paths of Glory - 5.5 -
4 lions - 5.5 -
The grey - 5.5 -
The Wrestler - 5.5 -
Stranger Than Fiction -5,5 -
Das Leben der Anderen - 5.5 -
La haine - 5.0 -
Lock, Stock and Two Smoking Barrels - 5.0 -
A beautiful mind - 5,0-
Der Untergang - 5,0 -
Black Swan - 5.0 -
Persona - 5.0 -
to kill a mockingbird - 5.0 -
Kara kentin çocuklari - 5,0 -
Mr. nobody - 5.0 -
Kutsal damacana - 5,0 -
son ders - 5.0 -
İklimler - 5.0 -
Warrior - 5,0 -
İnto the wild - 5.0 -
Tanrı kent - 5,0 -
Bu toprağın çocukları - 5.0 -
Kavşak - 4.5 -
Duvara karşı - 4.0 -
Saç - 4.0 -
Romantik - 3.0 -
Adı ask bu eziyetin - 3,0 -
Sümela'nın şifresi - 2.5 -

www.imdb.com

www.imdb.com
the loft ama 2008 yapımı.

My Neighbor Totoro, The Hours, Girl, İnterrupted, Singing in the Rain, Full Metal Jacket.

the fountain

12 monkeys
usual suspects

naked
crna macka, beli macor
Ensayo de un crimen
dark city
le roi et l'oiseau
il conformista
after hours
dersu uzala
soy cuba
days of heaven
they live
nema-ye nazdik
fitzcarraldo
la dolce vita
who's afraid of virginia woolf?
Pisma myortvogo cheloveka
letyat zhuravli
Sommarnattens leende
ran
suna no onna
Mia aioniotita kai mia mera

Bunlar en sevdiğim filmler değiller ama keşke izlememiş olsaydım ve şimdi ilk kez izleyebilecektim dediğim türde filmler.

@whoosie 12 monekys görünce valla kızdım kendime halbuki ilk aklıma gelmesi gereken filmlerden biri.

the matrix ve mr nobody'yi de eklemek isterim.

Tarantino filmleri

(bkz: The Prestige)

(bkz: The Others )

(bkz: The Fall )

otostopçu mu neydi adı...

son 1.5 senede izlediğim filmlerin listesi tuttum. hepsinin kenarında verdiğim notlar var.

Shutter Island - 9,0 -
Schindler's list - 8,5 -
Troy - 8,5 -
The prestige - 8.0 -
Yüzüklerin efendisi 2 - 8.0 -
Bisiklet hırsızları - 8,0 -
The Damned United - 7.5 -
Being john malkovich - 7,5 -
American history x - 7,5 -
Enemy at the gates - 7.5- savaş
Batman - 7.5 -
Requiem for a dream - 7,5 -
Million Dollar Baby - 7,5 -
The Great Escape - 7.5 -
The Dirty Dozen - 7.5 -
The Bridge On The River Kwai - 7,5 -
Good Will Hunting - 7.5 -
No Mans Land - 7.0 -
Birdman of Alcatraz - 7.0 -
Soysuzlar çetesi - 7.0 -
Matrix - 7. 0-
Matrix 2 - 7.0 -
Se7en - 7.0 -
Inception - 7,0 -
Dağ - 7.0 -
Star Wars Serisi - 7.0 -
Ted - 7 ,0 -
Disconected - 7.0 -
The Fall - 7.0 -
12 angyr man - 7.0 -
Cool hand luke - 7.0 -
İyi kötü çirkin - 7.0 -
50/50 - 7.0 -
Papillon - 7,0 -
No Country for Old Men - 7.0 -
Kanlı elmas - 7.0 -
Benjamin button - 7.0 -
11'e 10 kala - 7.0 -
Pandora'nin kutusu - 7.0 -
Stalag 17 - 7,0 -
Yüzüklerin efendisi 3 - 6.5 -
Yüzüklerin efendisi - 6.5 -
United - 6.5 -
The King's Speech - 6.5 -
Uyanışlar - 6,5 -
life of pi - 6,5 -
valkyr -6,5 -
l.a. Confidential - 6,5 -
Kill bill 2 - 6,5 -
The Departed - 6.5 -
Hugo - 6.5 -
Legends of the fall - 6,5 - savaş -
Dedemin insanları - 6.5 -
Saklı Hayatlar - 6.5 -
Uzun Hikaye - 6.5 -
The Thin Red line - 6,5 -
Once Upon a Time in America - 6,5 -
The Artist - 6.5 -
Taken - 6.5 -
İnterstate 60 - 6,5 -
C.r.a.z.y - 6.5 -
American Beauty - 6.5 -
Trainspotting - 6.5 -
Godfather 2 - 6,5 -
Godfather - 6.0 -
Godfather 3 - 6.0 -
Matrix 3 - 6.0 -
The Hobbit - 6.0 -
Taxi Driver - 6.0 -
Goodbye Lenin - 6.0 -
12 Years Slave - 6.0 -
Django unchained - 6.0 -
Life in a Day - 6.0 -
Çakal - 6.0 -
Starbuck - 6.0 -
Baska dilde ask - 6,5 -
Escape from Alcatraz - 6.0 -
Tucker and Dale vs Evil - 6,0 -
Gölge oyunu - 6.0 -
Big fish - 6.0 -
Entelköy efeköy'e karşı - 6.0 -
Kingdom of heaven - 6.0 -
The Shining - 6,0 -
The big lebowski - 6.0 -
Valkyrie - 6,0 -
Yaşamın kıyısında - 6,0 -
Çoğunluk - 6.0 -
The bucket list - 6.0 -
Behzat ç - 6.0 -
Sin City - 6. 0-
The hurt locker - 6.0 -
Felon - 6.0 -
Raging Bull - 6.0 -
Matchstick Men - 6,0 -
My Way - 6,0 -
El laberinto del fauno - 6.0 -
Yeraltı - 6.0 -
Süt -6,0 -
Bal - 6,0 -
Yumurta - 6,0 -
Yedi kocalı hürmüz - 6.0 -
Güneşin Oğlu - 6.0 -
Yazgi - 6,0 -
District 9 - 5.5 -
Celda 211 - 5.5 -
Taxi Driver - 5.5 -
Hot Fuzz - 5.5 -
Green street holigans - 5.5 -
Fargo - 5.5 -
Düğün Dernek - 5.5 -
Sağ salim - 5,5 -
İklimler - 5,5 -
Wild hogs - 5.5 -
The last castle - 5.5 -
Buried - 5.5 -
500 days of summer - 5.5 -
Das boot - 5.5 -
İncir Reçeli - 5.5 -
Mayis sikintisi - 5.5 -
Üçüncü sayfa - 5.5 -
Being there - 5.5 -
ilk ask - 5.5 -
Kader - 5.5 -
Öldür beni - 5,5 -
Funny Games - 5.5 -
Little Miss Sunshine - 5,5-
Perfume the story of a murderer - 5.5 -
A Clockwork Orange - 5.5 -
Memento - 5,5 -
Snatch - 5,5 -
Paths of Glory - 5.5 -
4 lions - 5.5 -
The grey - 5.5 -
The Wrestler - 5.5 -
Stranger Than Fiction -5,5 -
Das Leben der Anderen - 5.5 -
La haine - 5.0 -
Lock, Stock and Two Smoking Barrels - 5.0 -
A beautiful mind - 5,0-
Der Untergang - 5,0 -
Black Swan - 5.0 -
Persona - 5.0 -
to kill a mockingbird - 5.0 -
Kara kentin çocuklari - 5,0 -
Mr. nobody - 5.0 -
Kutsal damacana - 5,0 -
son ders - 5.0 -
İklimler - 5.0 -
Warrior - 5,0 -
İnto the wild - 5.0 -
Tanrı kent - 5,0 -
Bu toprağın çocukları - 5.0 -
Kavşak - 4.5 -
Duvara karşı - 4.0 -
Saç - 4.0 -
Romantik - 3.0 -
Adı ask bu eziyetin - 3,0 -
Sümela'nın şifresi - 2.5 -

2500 tl

şehirden şehire değişir istanbul diyelim
10*30=300 yol
250 doğalgaz
150 diğer faturalar
200 mutfak masrafı
100*8 = 800 gezinmece
300 ıvır zıvır taksit

2000'e babalar gibi geçinirsiniz.

ucuza kaçarsanız 1200-1300 bandına bile inebilirsiniz.

2000 liraya evli 2 kişi babalar gibi geçinenleri kutluyorum. Bu hesaplarda nedense yok çamaşır deterjanı, yok yumuşatıcı, yok tuvalet kağıdı masrafları hiç görünmüyor. O mutfak masrafı falan hiç o kadar düşük değil, her gün makarna yemeyecekseniz tabii. Şeker veya pirinç ne kdar pahalı şeyler mesela.
Örnekler çoğaltılabilir, ben 2 kişinin basitçe, hadi basit demeyeyim düzgünce, yaşaması için minimum 3000 lira, hatta 3500 lira lazımdır diyorum. Zaten çalışıp toplamda bu kadar kazanmayan 2 kişi evlenmemeli bence istanbul şartlarında.

İzmir için bana 2-2.5 iyi bir konfor sağlar gibi geldi. İstanbulda da 3 demek çok uçmuş olmaz tabi böyle düşünürsek.

istanbul'da normal bir insanın aylık kazanması gereken ücret 10.000 TL. pizza 32 lira çünkü.

şehre göre değişir gerçekten. istanbul'dan bahsediyorsak;

eşi çalışan evli: 3.000 TL
eşi çalışmayan evli: 3.500 TL

2bin 2500 arasi iyidir bence. Annemle iki kisi istanbulda geciniyoruz.

Evliyim, kira vrmiyorum. Haftada 1 max dışarı çıkıyoruz. 2.500TL çok rahat gidiyor.

Haftada iki gün dışarı abartmadan harcama: 200
Mutfak ve temizlik masrafı: 500
Elektrik,su,internet,doğalgaz,TV,ısınma: 450
Aidat ortalama: 150
İşe git gel yol parası: 200
Kıyafet, boya, cila,incik,boncuk,kuaför,berber: 500

Sadece yukarıdaki gibi yaşarsanız 2000 lira babalar gibi hatta dedeler gibi yeter size.

Hobileriniz, tiyatro, opera, sinema ya da benzer zevkleriniz varsa, evde misafir ağırlamayı ve misafir gitmeyi seviyorsanız ayrıca aracınız varsa yukarıdaki para asla yetmez.

Ayda iki kez misafir ağırlasanız, artı 300 lira ekle
Ayda iki kere misafir giderseniz eliniz boş gitmek olmaz 100 lira ekle
Tiyatro, opera sinema için 200 lira ekle
Aracınız için benzin parası en az 150 lira ekle
Yazın bir yerlere gidip adam gibi bir tatil yapmak için para biriktirmek lazım ayda 400 lira ekle.
Hobileriniz varsa (Örneğin ben 15 yıldır plak topluyorum) ayda 300 lira ekle.


Yani iki kişi sabah işe akşam eve diyorsanız, haftada iki gün dışarı çıkarız, yazın da halamların Şile'deki evine gider bir hafta kalırız, bir güzel tatil yaparız derseniz. 2000 lira çok iyi para. Haa bu arada hasta olmamaya çalışın. Hastaneler çok para olmuş diyorlar.

Biraz daha orta seviye için: Sabah işe akşam eve, haftada 2 gün dışarı, tiyatro, sinema, opera ve ayda bir misafir ağırlama için
2500 lira yeter.


Yok ben insanca yaşarım, sosyal etkinlikler yapacağım, benim hobilerim var, köşeye de az biraz para atayım lazım olacak derseniz 3500 lira ancak yetecek size. Durum bu durum...

Asgari ücretle geçinip kira ödeyenler var ulan diyeceksiniz. Peki onlar nasıl geçiniyor diyeceksiniz şimdi. Vallahi ben de bilmiyorum onu. Onu bana değil, hükümete ve götkıllarına sormak lazım.

İstanbul'da yaşanıyorsa eğer iki kişinin toplamda 5000 lira kazanması gerek bence minimum. iki kişi sürekli birlikte takılmayacaklar, iki kişinin de özel hayatları olacak.
elektrik, su, telefon (kişisel), adsl, kira, aidat falan var. işe servisle gitmiyorsanız yol paraları var. evde yemek yapıp yemek sanıldığı gibi ucuz değil. sinemaydı, tiyatroydu, hobiydi derken para gidiyor. bir de arabanız varsa vay halinize.

O zaman şu sonuç çıktı, İzmir için 3bin lira 2 kişilik bir aileye rahat rahat yetiyor.